Dünyanın her yerinden X-Yachts kullanıcılarının bir araya geldiği X-Yachts Gold Cup, geçtiğimiz ay Danimarka’nın Haderslev kentinde düzenlendi. Değişken havasıyla temposu hiç düşmeyen yarışı, Türk ekibimizden Burak Cora kaleme aldı.
YAZI: Burak Cora & Selim Cenk Boğatur
Tek başına hızlı, birlikte daha uzağa
6-8 Haziran tarihleri arasında Haderslev, Danimarka’da gerçekleştirilen X-Yachts Gold Cup’a, Code Zero yarış ekibi olarak ve yurtdışı yarış organizasyonlarını birlikte yaptığımız Doğukan Kandemir (VMG Yelken), İzzet Göçmenoğlu (Mad X) işbirliğiyle beraber katıldık.
Danimarka’dan kiraladığımız X-41 ile girdiğimiz yarışlarda, Doğukan Kandemir’in taktisyen, İzzet Göçmenoğlu’nun navigasyon ve X-41 tecrübesi ile ekibi bir üst seviyeye taşıdıklarını söylersek abartmış olmayız. Nisan ayında Akdeniz Uluslararası Yarışı’nda denediğimiz bu birliktelik, Gold Cup’ta da bizi bir araya getirdi ve geleceğe dair daha da umutlanmamıza vesile oldu.
X-Yachts Gold Cup, markanın iki senede bir farklı ülkelerden X-Yachts sahiplerini buluşturduğu bir organizasyon. 14 ülkeden 60 tekne ve 650 sporcu katılımıyla yapılan organizasyonun bu yılki farkı, X-Yachts’ın tekrar yarışa dönüşünü simgeleyen XR-41’in X-Yachts sahipleriyle ilk buluşmasıydı.
Kupada dört adet XR-41 yarıştı. Biz de hem yakından görme hem de XR-41’lere karşı mücadele etme fırsatı bulduk. Tek Türk ekip biz değildik; Bodrum ekiplerinden Murat Sussa dümenciliğinde Repacco ST de yine kiraladıkları X4.3 mk II ile yarıştı.
Böylece iki Türk ekip olarak ülkemizi Racing A ve Racing B sınıflarında temsil etmiş olduk. Yarış; Family & Friend A, B, C, D, E, Champagne, Racing A ve Racing B olmak üzere sekiz ayrı sınıftan oluştu.

Bir Viking şarkısı
X-Yachts, bu sene merkezinin ve fabrikasının bulunduğu Haderslev’de yarışı düzenlemeye karar verdi. Sade, şiirsel peyzajı ve doğasıyla klasik bir Kuzey Avrupa kenti olan Haderslev, Vojens’ten Haderslev Fiyordu’na ve Baltık Denizi’ne giden bir vadide bulunuyor.
1292’de kraliyet şehri statüsü kazanmasından yüzyıl önce Vikingler tarafından kurulmuş. Uzunca bir kanalla denize bağlanıyor. Bu kanal tekneyle 1 ilâ 1,5 saat sürüyor.
Yarış günleri açıkdenize çıkmak için, etrafı yemyeşil olan, kuğu sürülerinin uçtuğu bu kanalı bütün filo tek sıra şeklinde katetmek zorundaydık. Etrafımızdaki harika coğrafyanın büyüsüne kapılıp adeta bir masalın içinde seyrediyorduk. Fakat o masala çok da kapılmamak lazım. Zira kanalın etrafı sığ, tekneyi karayı oturtmamak için işaretlere noktasına, virgülüne kadar uymak elzem.
Şehir merkezi aşırı büyük değil ve konaklayacak otel fazla yok. Böyle bir organizasyonda da hemen kalacak yerler tükeniyor. Biz de merkezin dışında denize yakın üç ayrı müstakil ev tuttuk ekip için. Evler hem çok şık hem de çok konforluydu.
Code-Zero ekibi bizden eğitim almış ve 1 ilâ 3 yıl arasında beraber yarışan, birbirine bağlı ve uyumlu bir takım ama İstanbul’da yeteri kadar sosyal vakit geçiremiyoruz. Bu butik konaklama, ekibin beraber vakit geçirip, daha da kaynaşması adına çok faydalı ve eğlenceli oldu. Üstelik arabayla sadece 10 dakika mesafede olduğumuz için merkezin dışında olmak bizler için bir problem yaratmadı.
Biz Haderslev’e Kopenhag üzerinden kiralık araçlarla geçtik. Yol arabayla üç saat civarı sürüyor. Yarış sonrası Kopenhag’da vakit geçireceğimiz için bu yolu tercih ettik ama Hamburg üzerinden geçerseniz arabayla sadece bir saat sürüyor. Kopenhag’ı daha önce gördüyseniz Hamburg üzerinden geçmek aslında daha mantıklı.

Önce kendinize inanın
Üç günlük yoğun bir programa sahip yarışta ilk gün kayıt ve açılış töreniyle başladı. İkinci gün üç şamandıra yarışı ve ödül töreni, üçüncü gün ise iki coğrafi rota yarış ve akşamında da genel ödül töreni ve kapanış yapıldı.
Cuma günü kiraladığımız tekneyle antrenman yapmak için kanal girişindeki Aaroesund Marina’da buluştuk ve denize çıktık. Fakat öğleden sonra beklediğimiz fırtına erken geldi ve 30-40 knot arasında değişen rüzgârda birkaç tramola atıp antrenmanın imkânsız olduğuna kanaat getirdikten sonra Haderslev Fiyordu’ndan içeri doğru girmeye başladık.
Fiyort boyunca sağanak yağış ve kuvvetli fırtınaya maruz kaldık. “Geri dönerken kürek çekebileceğinden daha uzağa yelken açma”. Bu Danimarka atasözünün ne kadar doğru olduğunu bembeyaz bir gökyüzü altında, karanlık bir denizde ani vuran 40 knot havayla tecrübe etmiş olduk.
Yabancısı olduğun bir coğrafyada mücadele ederken, kuzeyin vahşi göz alıcı doğası ve kurallarıyla el sıkışmak… Ekip için bundan daha geliştirici bir deneyim olamazdı. 1,5 saatlik yoldan sonra teknemizi yerine bağladık.
Bütün bu organizasyon boyunca bize büyük destek veren X-Yachts Türkiye ekibi Ahmet Ecmel Yorgancı ve Mustafa Soyutürk bizi Repacco ST ekibiyle beraber fabrikayı gezmeye davet etti. Bütün ekip olarak X-Yachts’ların nasıl bir kalitede üretildiğini yakından görme fırsatı bulduk.
Ayrıca burada üretiminin sonuna gelmiş olan bir XR-41’i de karada inceledik. Cuma gününün akşamında açılış töreni X-Yachts showroom’unda yapıldı. Normalde teknelerin sergilendiği bu alan yarış için boşaltılarak bütün organizasyon sırasında sosyal aktivitelerin yapıldığı alana dönüştürülmüştü. Ayrıca X-Yachts’ın ilk ürettiği tekne de hemen girişte sergileniyordu.
Cumartesi günü ise yarışların ilk günüydü. Sabah erkenden yapılan dümenci toplantısıyla gün başladı. Yarış komitesi toplantılarda çok açık ve her hava durumuna göre ne yapacaklarını açıkça bizlere aktardı. Gidilecek uzunca bir yol olduğu için de bizi hemen denize gönderdiler.
Sabah hava yine yağmurlu olmasına karşın öğleden sonra yerini güneşe bıraktı. Hafif havada üç şamandıra yarışı yapıldı. Bizim bu yarışa gelirken ana amacımız ekibin ileriki projeler için tecrübe kazanmasıydı. Bunun yanında da böyle güzel bir organizasyonun
içinde bulunmak ve XR-41’i yakından görebilmekti.
Kiraladığımız X-41 de normalde “shorthanded duo” yarışlarda kullanılan, ona göre gardroba sahip, trapezleri olmayan, sadece A3, A4 balonu olan ve yelkenleri 2018 model bir tekneydi. Fakat startlardan iyi çıkmamız, Doğukan’ın kusursuz taktikleri, ekibin iyi performansı, büyük hatalar yapmamamız yarışların ilk orsalarında ilk üç-dörde girmemizi ve X-41 Dixi ve XR-41 Formula-X ile beraber dönmemizi sağladı. Orsalarda XR’lara ve diğer X-41’lere karşı çok iyi mücadele ettik; ama pupada doğru balonumuzun olmaması bizi geriye düşürdü.
Bu şekilde XR-41’lerin performanslarını bayağı içeriden görme fırsatımız oldu. Günün sonunda elimizdeki ekipmanla en iyisini yaptığımızı düşünerek, karaya performansımızdan memnun bir şekilde döndük.
Sonuçları görünce fark ettik ki, yarış ilanında ‘ORC Time on Time’ hesaplama yöntemi belirtilmiş olsa da, yarışlar aslında ORC içinde Danimarka’ya özgü özel bir ölçüm sistemiyle değerlendiriliyormuş. Bu hesapla tabi sonuçlar biraz değişmiş oldu.
Cumartesi akşamı ekipler için yemek verildi ve sonra günün kazananlarına geçildi. Bu sene ilk defa açılan Champagne sınıfında en talihsiz ekip, en iyi kavança gibi esprili ödüller de verildi. Ödül töreni oldukça sıcak bir ortamda gerçekleşti ve törenin maskotu podyuma çıkan her ekiple el sıkışan İzzet’in kızı Vera oldu.
Yarışların son günü ise iki coğrafi rota planlanıyordu; ama hava tahminlerinin tutarsızlık göstermesinden dolayı yarış komitesi birkaç senaryo sundu ve en iyiyi umarak denize açıldık. Bütün gün boyunca sağanak yağış devam etse de yine hafif rüzgârda her iki coğrafi yarışı yapmayı başardık.
Günün ikinci yarışının sonunda rüzgâr 15 knotlara kadar çıkınca yarış daha da keyifli hale geldi. Yine iyi startlar ve performanslarla orsaları önde dönmeyi başardık. Her iki yarışta grubun ortasının önünde finiş vermeyi başardık. Parkurda rüzgâr stabile yakın olsa da beş derecelik düzenli dönüşler yapıyordu.
Burası akıntının rüzgârın günlük değişkenliklerinden çok fazla etkilendiği bir bölge. O yüzden bazen çok oyuncaklı bir parkura dönüşüyor. Ama her iki günde de Doğukan kusursuzdu, ekip de buna mükemmel uyum sağladı.
Pazar gününün sonunda bizi XR-41 Formula-X ile deneme seyrine çağırdılar; ama kiraladığımız teknede yaşadığımız bir problem sonucu bu seyre yetişemedik. Pazar akşamı ise ekipler için mükemmel bir menüyle büyük bir yemek organize edildi ve sonrasında da ödül törenine geçildi.

Yeni hedefler yakında
Bizim açımızdan hem çok tecrübe kazandığımız hem de çok keyif aldığımız bir organizasyon oldu. Farklı sularda, farklı rakiplere karşı yarışmak her zaman insana artılar kazandırıyor. XR-41 gibi bu senenin en gözde teknesinin doğuşuna birebir şahit olmak da ayrıca bizler için keyifliydi.
Elimizdeki ekipmanla gösterdiğimiz performans, ekibimizin karadaki duruşuyla da ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiğimizi düşünüyorum. Böyle bir ekibin parçası olmak her zaman gurur ve keyif verici. Ekip olarak aldığımız karar neticesinde iki yıl sonra yine X-Yachts Gold Cup’a katılacağız. Bu sefer daha mücadeleci bir tekneyle beraber tabi.
Herkesin merak ettiği XR-41’in performansına gelince… X-Yachts, her zaman üst düzey kalitede tekneler üretiyor. Bu organizasyonda etrafınıza baktığınız veya üstüne çıktığınız her tekneden görsel bir keyif alıyorsunuz. O yüzden bu tersaneden düşük performanslı bir teknenin çıkması bence muhtemel değil.
Yarış boyunca bizim gördüğümüz X-41 halen orsada daha iyi performansa sahip. Pupa içinse bir şey söylemek çok mümkün değil. Çünkü çok değişken olan bir ortamda yarıştık. Ama şunu unutmamak lazım; X-41, 17 yıldır devamlı gelişim gösteren bir tekne.
XR-41 ise daha bu sene suya inmiş ve sadece iki aydır performansı üzerine çalışılan bir model. Bence en iyi halini kısa zamanda bulacaktır. Ayrıca denizde çok şık duran bir tekne; o yüzden yarış parkurlarında sık karşılaşacağız. Şimdiden sipariş sayısı da artmış durumda.
Ülkemize de bu senenin sonuna doğru üç adet teslim edilecek ve bir sipariş de beklemede. Önümüzdeki sezon kendi karasularımızda XR-41’lere karşı yarışacağız gibi duruyor.
Yarışlar bittikten sonra ekip olarak bir günümüzü Kopenhag’da geçirdik. Dünya deniz ticaretinin merkezi olan Kopenhag, Nyhavn eski bir Viking limanı ve günümüzde halen dünya deniz ticareti bu bölgeden yönetiliyor.
Ayrıca şehir kanallardan oluşuyor ve bu kanalların her yerinde çeşitli büyüklükte tekneler bağlı. Bir denizci olarak şehrin denizle ilişkisi ve denizciliğe bakış açısını görmek adına mutlaka ziyaret edilmesi gereken bir şehir diyebilirim.
Peki biz bundan sonra ne yapacağız? Code-Zero ve VMG Yelken olarak bazı ciddi projeler geliştiriyoruz. 2026 sezonunda ülkemizi daha çok yurtdışında temsil etmeyi planlıyoruz. Detayları gelecek aylarda açıklayacağız.