Şamandıra dönüşlerindeki yüksek gerilim, hakem düdükleri ve alınan dersler… Dört günlük yarıştan çıkardığımız en net sonuç: Bazı cezalar, yarıştan çok şey öğretiyor.
Yazı: Haluk Babacan Fotoğraf: SeaYou Agency
Her geçen sezon biraz daha büyüyen ve güçlenen J70 filosuna Orient Express Jr. ekibiyle katılmaya karar verdikten sonraki ilk hedefimiz Türkiye Şampiyonası idi. Kış ayları boyunca yapılan Tenzor Cup’ın ilk ayağıyla birleştirilen şampiyonaya, serilerde görmeye alışkın olduğumuz ekipler dışında, farklı Rus ekipleri de eklenince katılım 20 tekneyi buldu. Yarışan ekipler içerisinde Ben Saxton, Massimo Bortoletto, Doğa Arıbaş gibi dünya şampiyonalarında büyük başarılar kazanmış yelkencileri görmek, yarış kalitesinin nerelerde olduğunun bir göstergesiydi.
Yarışlar dört gün dokuz yarış üzerinden Turgutreis’teki D-Maris ev sahipliğinde yapıldı. Marina yetkilileri her konuda yardımcı oldular. Bunun yanında bölgede bu tip bir yarışı kaldıracak altyapıya sahip kulübün olmayışı da düşündürücü. J70 sınıfı yarışları, bölgedeki marina yetkililerinin iki dudağının arasında. Çok yüksek bir ücret talep ederse ya da işbirliğine yanaşmazsa yarış organize etmek imkansız. Marinalar yapılırken yelken sporu hiç düşünülmeden sadece kâr amaçlı yapıldıklarından bundan sonra da bu durum sürecek gibi görünüyor.
Yarışlarda su üstü hakem uygulaması yapıldı. Empire’lar futbol maçı hakemleri gibi kural dışı hareketleri anında cezalandırdılar. Şamandıra dönüşleri, protesto bağrışları, hakem düdükleri ve ceza dönüşü yapan teknelerle doldu. Her sabah yapılan resmi olmayan toplantılarda hakemler verdikleri kararları, nelere dikkat ettiklerini öğretici bir üslupla açıkladılar, soruları yanıtladılar.
Çarşamba günü hazırlık ve antrenmanımızı tamamladık, deneme yarışına katıldık. Rüzgâr bölgede alışık olmadığımız güneyli yönlerden esiyordu. Tahminler tüm yarışlar boyunca aynı yönlerden eseceği şeklindeydi ve o şekilde de gerçekleşti. Yelken yarışçıları çok iyi anlayacaklardır; bazı yarışlarda tüm aksilikler üst üste gelir, beklediğiniz açan hiç gelmez, tersine daha çok çeker, nereye tramola atsanız hava açar, pupada rüzgâr sürekli arkadan gelenlere yarar… İşte yarışların ilk günü bizim için böyle geçti.
Perşembe günü yarışlarında ritmi ve ekip içi senkronizasyonu bir türlü yakalayamadık. Filonun en gerilerinde kaldık. Cuma ve cumartesi ise sihirli bir değnek dokunmuşçasına filonun önlerine çıkmayı başardık, kötü startları bile toparladık. Ritim yakalanınca ekip içi senkronizasyon da daha iyileşti, beraber yelken yapmaktan daha çok keyif almaya başladık. Özellikle ilk orsanın şamandıra dönüşleri panayır yeri gibiydi, hiç yapmadığımız kadar ceza dönüşü yaptık.
Pozisyonlama hatalarımızdan şamandıra başlarında çok yer kaybettik. Ceza aldıkça pozisyon almamızı da geliştirdik, bir adım önden yerimizi bulmaya çalıştık. Pazar günü ise en iyi yarışımızı yaparken rüzgâr bitti, son ayak öncesi yarış abandone oldu. Genel klasmanı Tenzor ekibi, Türkiye Şampiyonu unvanını ise Denizcik ekibi ile Gülboy Güryel kazandı. Orient Express ekibi olarak hedefimiz olan Corinthian kategorisini kazanırken bizden çok daha deneyimli ekiplere puan olarak çok yaklaşabilmenin de mutluluğunu yaşadık.
Bu kış Tenzor serilerine olabildiğince katılmayı hedefliyoruz. Yüksek kaliteli bir katılımın olduğu bu seride olabildiğince filonun önünde kalmak ve iyi ekiplerin deneyimlerinden yararlanmak istiyoruz. Yarışlar her zamanki gibi en iyi antrenman oluyor.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim.




