Hayalleri uğruna “kaçık” denmeyi göze alanlar sayesinde, bugün Türk yelkenciliği yeni ufuklara yelken açıyor.
İnsanlığın önünü açan buluşları ve uluslara çağ atlatan keşifleri gerçekleştiren kişilerin çoğu, kariyerlerinin ilk yıllarında genellikle “kaçık” damgası yemiştir.Öncü diye adlandırılanların algıları ve öngörüleri popülasyonun geneline göre çok daha vizyonerdir. Gelişmiş toplumların ortak paydalarından biri de, öncü birey sayısının fazlalığı. Binlerce kez yapılan planlar, hedefe ulaşmak için verilen onca emek ve daha da ilginci birçok denemenin başarısızlıkla sonuçlanması. Sporda, bilimde, sanatta birçok öncü birey yeni ufukları keşfetmek, yapılmayanı yapmak, ya da yapılmışı daha da ilerletmek için çaba gösteriyorlar.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin dayanışma programı çerçevesinde yapılan çalışmalar yelken dünyamızda olimpiyat ateşini alevlendirdiğinde, 1988 yılı Seul Olimpiyat Oyunları macerasına katıldığımda bizlere de bugün gururla taşıdığım “kaçık” sıfatı yapıştırılmıştı. Kalkıştığımız işin bizler için taşıdığı riskleri ailelerimize her fırsatta belirtiyorlardı. Türkiye’de yelkende olimpiyat rüyasının oluşmasında emeği olan kaçıklar sayesinde bugün olimpiyat madalyası kazanma düşleri kurabiliyoruz.
Takdire Şayan Mücadele
Deniz Bağcı, Tolga Pamir’den devraldığı açıkdeniz mini yarışçılığını üst düzeylere taşımak için avuçları patlatacak kadar alkışlanacak bir mücadele veriyor. Yarıştığı filonun lider yarışçılarından biri olmayı kısa zamanda başardı. Bu aralar Mini Transat 2025 yarışında, Atlantik Okyanusu’nu geçiyor. Büyük zorlukların üstesinden gelmek için çok uğraşıyor, düşlerini gerçekleştirmenin verdiği keyfin hiç bitmemesini diliyorum. Gerekli destek yaratılırsa Vendee Globe yarışında Deniz’i neden görmeyelim?! Onun çıktığı bu yol, açıkdenizlerde daha çok Türk yelkencisini görmemizin önünü açacaktır. Onun gibi, denemekten korkmayan, vizyon sahibi, cesur kişilerin yelken ailemizde sayılarının artmasını diliyorum.
Yeni Hedefler
J70 Türkiye Turu’ndaki ilk yarışımızı Ayvalık’ta yaptık. Tüm yarış yerlerinde olduğu gibi, bu kez de rüzgâr esmesi gereken yönlerden ve kuvvetlerde esmedi. Rüzgârı bekleyerek uzun süreler geçirdiğimiz, hatta şiddetli rüzgâr nedeniyle abandone edilen yarış da oldu. Acemiliğimizin de etkisiyle, filonun diplerinde kaldık. Önde gittiğimiz yarışlarda bir küçük hatayla pozisyonumuzu kaybettik. Rus ekipler performanslarıyla filoyu adeta domine ettiler. Onur Erardağ’ın ekibi dışında kalan takımlar ise ön sıralarda varlık göstermekte zorlandılar. Şimdi hedef kasım ayındaki Türkiye Şampiyonası. Çok daha kalabalık bir filoyla zorlu bir seri olacak. Bu kez yapılacak küçük hataların bedelleri çok daha ağır olur. Gelecek için umut verecek bir yerde bitirmeyi amaçlıyoruz.
Yarıştan önce iki kez antrenman yapıp eksik olan manevralarımızı parlatıp, taktisyenin elini daha rahatlatacağız. Ayvalık’ta gybe set denememiz pek hoş olmadı. Kasım ayında Atina’da, yaklaşık 40 deniz mili sürecek bir yarışta olacağım. Finn yıllarından beri tanıdığım dostum Yiannis Tsavdaridis ve yelkenci ailesiyle aynı teknede yarışacağız. Pogo 40 sınıfı bu tekneyle yarışmak, hem heyecan verici hem de çok keyifli olacak.
Adil ve kolayına rüzgârlar diliyorum.




