Otomobil dünyası uzun süredir karayla yetinmiyor. Lüks segmentin sembol markaları artık yalnızca pistlerde değil, denizlerde de boy gösteriyor. Aston Martin, Lexus, AMG, Bugatti… Hepsi kendi imza çizgilerini taşıyan tekne tasarımlarıyla bu sessiz ama prestijli yarışta sahne alıyor. Direksiyonun yerini dümen alırken, hızın tanımı da dönüşüyor. Artık mesele sadece varmak değil; nasıl gittiğin, neyle gittiğin ve ardında ne bıraktığın.
Bu eğilimin suya yansıyan en güçlü örneklerinden ikisi bu ay dergimizde. Ferrari’nin Hypersail projesi, rüzgârla çalışan tamamen motorsuz bir yelkenliyle geleceğin peşine düşüyor. Porsche ise Frauscher işbirliğiyle ortaya koyduğu elektrikli 850 Fantom ile karadaki Macan’ın kalbini denize taşıyor. İki marka da performansla estetiği, sessizlikle mühendisliği birleştirerek sadece birer tekne değil, birer vizyon sunuyor. Lüks artık daha sade, daha çevreci, daha akışkan.
Sessiz ama güçlü ilerleyen bir başka isim daha var bu ayki sayımızda: Erden Eruç. Okyanusları kürekle geçen denizci, şimdi de teknolojiden arınmış, sadece yıldızların rehberliğinde gerçekleşecek bir açıkdeniz yarışına hazırlanıyor. Dünyanın en zorlu yarışlarından birine Golden Globe Race’e… Her detayla tek tek ilgileniyor, sessiz, gösterişsiz ama çok derin bir çabanın içinde. Modern zamanlarda pek rastlanmayan bir kararlılıkla…
“Açıkdenize çıkmak, mesafe kat etmek tutku meselesi” diyor yazarımız Haluk Babacan. Tıpkı Erden Eruç’un tutkusu gibi. Fakat ülkemizdeki yarış filosunun açıkdeniz yarışlarına karşı hâlâ çekingen olduğu da bir gerçek. Kayıt sayısı düşük kalan açıkdeniz yarışlarımızın sürdürülebilirliği maalesef riskli. Sahil yarışlarının ötesine geçmek, uzun ve zorlu rotalara yelken açmak istiyorsak, tutkuyu önce ekiplerde ve tekne sahiplerinde görmemiz gerek.
İyi seyirler, iyi okumalar.
