Yeni yapılmış bir teknenin suya indiği an, bir bebeğin doğumuyla eşdeğer bir heyecan yaratıyor.
Bir bebeğin doğumu herkesi çok heyecanlandırır. Yeni yapılan teknelerin de suya inmesi bende benzer duygular uyandırıyor. Tüm dünyada böyle olmalı ki, teknelerin denize inişleri gösterişli törenlerle kutlanıyor. 17 Ocak’ta yapılan Bodrum Kış Trofesi’nin ilk ayağında denize inen MAT 1180’nin önemli anına eşlik etme şansına sahip oldum. Bugüne kadar iki Finn teknesi hariç benzer bir an yaşamamıştım. Geçen yıllar boyunca çok istememe rağmen Somer’ler ve MAT takımı ile yollarımızı bir türlü kesiştirememiştik. Bu yıl Levent Peynirci’nin beni Kış Trofesi için davet etmesiyle MAT ekibi ve tekneleri CFM’le tanışma şansını elde ettim.
Tekne, modelinden de anlaşılacağı üzere şantiyenin bir süredir çalıştığı Mark Mills tasarımı. 11.80 metre boyunda ve 4375 kg. E-glass ve karbon fiber kullanılarak yapılmış. Kokpit yarış formatında açık, teknenin içi de yarış tipi boş. Genel hatlarıysa hacimli, agresif, büyük yelken alanlı tam bir yarış makinesi. MAT şantiyesinin üretim kalitesindense bahsetmeye çok gerek yok diye düşünüyorum. Çok temiz ve ileri derecede hassas üretim yapılmış.
Yarışın yapıldığı haftasonu için Bodrum’a gittiğimde havaalanından gelir gelmez hafif bir şeyler atıştırıp Levent’le birlikte hemen marinaya, tekneyi görmeye gittim. Havanın soğukluğundan dolayı detaylı bir inceleme yapamasak da MAT 1180 “CFM” ile tanışmış oldum. Tekneye adını veren sponsor firma, soğutma ve otomasyon üzerine çalışıyor. Firmanın sahibi Cem Özdemir de ekibin bir üyesi. Üstelik en kritik görevlerden biri olan piyano ona ait.
Yarış haftasonu için verilen hava raporları olduğu gibi doğru çıktı ve çok düşük kuvvetlerde esen bir rüzgâr vardı. Genel talimatta 5 knot altı yarış yapılmayacağı kuralından dolayı cumartesi’nin büyük bir bölümünü, hafif esen sağanaklarda tekneyi test etmekle geçirdik. İlerleyen saatlerdeyse 17 millik offshore yarışın olmayacağını düşünürken, kuvvetini artıran rüzgârı gören yarış komitesi, telsizden yeni ve talimatta olmayan bir kısa rota ilan etti. 20-25 dakika süren yarış, ciddi sıkıntılara yol açarak sona erdi. Kimse ne olduğunu anlayamadan şaşkınlıkla marinaya geri döndü. Aynı akşam yapılan skipper toplantısında, durumun bir şaka olmadığı, Yarış Kurulu Başkanı’nın organizasyon komitesinden baskı gelince,yarış talimatının bir maddesini kendine göre yorumlayıp “yarış kurtarmak adına” böyle bir olaya kalkıştığı ortaya çıktı. Bu konuyu şimdilik çok deşmek istemiyorum fakat gerekli özen gösterilmezse Bodrum yarışlarının da İstanbul’dakilere benzemesi endişesini taşıdığımı da belirtmek istiyorum. Kış ortasında, start hattında çok kaliteli 60’a yakın teknenin biraraya gelmesi, Bodrum’un turistik güzelliklerinden değil, her yıl artarak giden yarış kalitesidendir.
Pazar günü de senaryo değişmedi. Tüm gün deniz üzerinde rüzgâr bekleyip, yarış yapamadan geri döndük. Bu arada ARKAS ekibi teknemizi bir şişe şampanyayla karşılayıp, centilmenliğin ne demek olduğunu herkese bir kez daha göstermiş oldu. Bunu sadece yelkende değil, tüm spor dallarında örnek olması gereken bir davranış olarak yorumluyorum. BAYK Kış Trofesi, şubat ayından itibaren yoluna yeni sponsoru ESEN Yatçılık’la devam edecek. İlk ayakta yaşananların da ışığında ikinci ayağın çok daha iyi organize edileceğine yürekten inanıyorum.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim. MBY