Parkurların kazananları yalnızca hızla değil, uyumla da belirleniyor. Dümenci, anayelkenci, balon trimcisi… Her biri, bir zincirin halkası. Görevini hakkıyla yapan ekibin uyumu, tekneleri finişe taşıyan en kritik güç oluyor.
Fotoğraf: Osman Uğur
Sosyal medya, yarışların başlamasıyla muhteşem fotoğraflarla doldu. Birbirinden renkli anlar, hatta videolar… Katıldığım son iki İstanbul yarışı ve videolarda birçok teknenin dümencisinin teknelerini rüzgâraltından kullandıklarını gördüm. İddialı yarışların görüntülerini izlediğinizde görürsünüz, hava ne kadar hafif olursa olsun tekne rüzgârüstünden kullanılır. Yüze çarpan rüzgârın hissi, çok daha keskin bir dümen hassasiyeti kazandırır. Teknenin yatış açısı da işin içine girince, rüzgâraltında sürekli kafayı açmaya doğru meyledilirken, rüzgârüstünde bunun tam tersi olur. Aynı zamanda gelen dalgalar ve rakip tekneler çok daha iyi algılanır. Rüzgâraltından tekne kullanmaya kalktığımda hep cam bir fanusun içerisinde, hiç hissetmeden tekne kullanıyormuş gibi oluyorum. Dümen tutmaya yeni başlayanlara önerim; ne kadar zorlansalar da rüzgârüstünden tekne kullanmaya alışmaları olacak.
***
Yarış programları çakışınca Cheese Yelken Takımı’nın ekiplerinden Akkök takımına dahil oldum, 12 Nisan’da BAUISC’in düzenlediği Helly Hansen Sport Works Sailing Cup’a katıldım. Ekipteki Mehmet ve Tuğçe dışında herkesle ilk kez tanıştım. Göğün dibinin delindiği yarış gününe, ekibin büyük bölümününün tulum altı olmadığı gerçeğiyle başladık. Soğuk ve yağmurla başedebilmek için sağdan soldan tulum altları toplandı ve güneyli rüzgârların hakim olduğu dalgalı parkura doğru ilerledik. Kötü bir start fakat iyi bir stratejiyle ilk orsayı önlerde döndük, yarışı da fazla hata yapmadan önlerde bitirdik. İkinci yarışı beklerken rüzgâr kuzeye döndü, yağmur kesildi, soğuk ama açık bir havada çok keyifli bir yarış yaptık. Startta önde çıkıp tüm yarış boyunca bizden daha süratli teknelerle mücadele ettik. Sonuçta bu etabı kazanmayı bildik, yarış sonunda ekipte kimsede adım atacak mecal kalmamıştı. Gece yenen ağır yemekler, sabah uykusuzluğu ve dalgalı denizle birleşince deniz tutması vakaları kaçınılmaz oldu. Bu yarışta dümenciyle anayelkencinin iletişiminin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladım. Çok iyi bir Laser’ci olan Mehmet Duran Dinç, hiç tanımadığım bu teknede, sanki dümeni kendi tutuyormuş gibi beni yönlendirdi. Bu sayede hem sürati hem açıyı oldukça iyi tutabildik.
***
Nisan ayının ikinci yarışı olan TAYK’ın düzenlediği Komodorlar Serisi, Captain Haddock Kupası’na ENKA ekibinde Farr 40’la katıldım. İki gün yapılması planlanan yarış, iki sosis bir coğrafi rota şeklinde gerçekleşti. Bu kez de anayelkenciden yana çok şanslıydım. Bora Olcav, anayelkeni çok iyi kullandı ve beni çok iyi yönlendirdi. Orsa seyrinde anayelkenci, pupada ise balon trimcileri dümencinin işini sonsuz kolaylaştırırken teknenin hızını görünür şekilde artırıyorlar. Hızlı bir teknede taktisyenin işini çok rahatlatıyor, birçok soru işaretini kafadan atıyor. Hem pupa hem de orsa seyirlerinde rakiplerimizden daha hızlıydık. İlk kez kullandığımız anayelken ve gib’in de bunda etkisi çok büyüktü. İyi startlar, sürekli odaklanma sonucunda yarışları kazandık. Özellikle dört Farr 40’ın yakın kapışması fotoğrafçılara da muhteşem kareler verdi.
10-11 Mayıs’ta Musuko ekibiyle birlikte Eagean 600 yarışında iki gün sürecek bir mücadelede yer alacağız. Yapılacak şamandıra yarışlarının ekibin beraber hareket etmesi yönünde katkı sağlayacağına inanıyorum. Haziran başında ise iki günlük bir geçiş yapıp yarış hazırlıklarımızı tamamlayacağız.
Adil ve kolayına rüzgârlar dilerim.