Kendi rüzgârını yaratan kadın: Ebru Şenocak

Kendi rüzgârını yaratan kadın: Ebru Şenocak

Herkesin bir çocukluk hayali vardır. Ama bazılarının bu uğurda yapabilecekleri sınır tanımayan cinsten. Beylikdüzü Windsurf Kulübü’nün kurucusu Ebru Şenocak’ın hikayesini okurken azmine hayran kalacaksınız.

RÖPORTAJ VE FOTOĞRAFLAR: Osman Uğur

Çocukluk hayalini gerçekleştirmekle kalmayıp mesleğine dönüştüren Ebru Şenocak, 2007 yılında kurduğu Beylikdüzü Windsurf Kulübü’yle hem bölgenin hem de gençlerin kaderini değiştiriyor.

Rüzgârın peşinde geçen neredeyse 20 yıllık serüveninde karşısına çıkan her engeli azmiyle aşarak genç nesillere ilham olan bu güçlü kadının hikayesi, sadece sporla sınırlı değil. Sörf için verdiği mücadele, aynı zamanda pes etmemenin ve tutkuların peşinden gitmenin bir örneği.

Ebru Şenocak, 2007’de kulübü kurdu ancak bu da hiç kolay olmadı. Kulüp için yer tahsisi almak, belediyelerle görüşmek tam altı yıl sürdü.

Hayaldi gerçek oldu

Türkiye’de rüzgâr sörfü, 80’li ve 90’lı yıllarda pek bilinmiyordu. Ancak bazı çocuklar için, bu spor uzak bir hayal değil, tutkuyla bağlı oldukları bir rüya gibiydi. Ebru Şenocak da onlardan biri.

Yugoslav göçmeni bir baba ve Adanalı bir annenin çocuğu olarak 1969 yılında İstanbul’da doğdu. Küçüklüğünden beri hep denize ilgi duydu, ama rüzgâr sörfü bambaşkaydı. “Eurosport kanalında kısa kısa rüzgâr sörfü görüntüleri yayınlanırdı. Onları izler, iç geçirirdim. Dergilerden kestiğim sörf resimlerini duvarıma yapıştırır, hayalini kurardım,” diye anlatıyor.

Ortaokul yıllarında Yeşilyurt Spor Kulübü’nde bu sporu ilk kez deneyimleme şansı buldu. O dönem Türkiye’de bu sporu yapan çok az kişi vardı. “Kulüpte sadece bir iki kişi vardı, ben onları izleyebilmek için basketbol takımına girdim. Rüzgâr sörfü için eğitmen yoktu, antrenör yoktu. O yüzden ben de basketbola devam ettim. Bir baktım, basketbolcu olmuşum!” diyor gülerek.

Ama rüzgâr sörfü tutkusu hiç bitmedi. O dönem malzemeler çok pahalı olduğundan ailesinden isteyemediği ekipmanları kendi imkanlarıyla aldığında bambaşka bir mutluluk yaşıyordu. Geceleri board’uyla yatıyor, yelkenini küvette kendi yıkıyordu. O dönem Türkiye’de hâlâ çok yaygın bir spor olmadığından yarışlar düzenlense bile katılımcı sayısı oldukça azdı.

Şenocak, kazalar sonrası yarışmayı bıraksa da Beylikdüzü Windsurf Kulübü’nü kurarak 2007’den beri genç sporcuları su sporlarıyla buluşturdu.
Şenocak, kazalar sonrası yarışmayı bıraksa da Beylikdüzü Windsurf Kulübü’nü kurarak 2007’den beri genç sporcuları su sporlarıyla buluşturdu.

Şenocak, Beylikdüzü Windsurf Kulübü’nü 2007’de kurdu. “Festival adı altında yarışlar yapılıyordu, kadın sporcu sayısı neredeyse yoktu. Dereceye giren kadın sayısı zaten en fazla üç oluyordu,” diye anlatıyor o günleri. Tam yarışçı olarak kendini geliştirmeye hazırlanırken hayatını değiştiren iki kaza yaşadı. Birinde sörf antrenmanındayken denizde tekne çarptı, diğerinde ise karada, bindiği hastane asansörü beşinci kattan yere çakıldı. Yaşanan bu olaylar sonrasında doktorlar sörf yapmasını yasakladı. “Başlarda inanmadım. Her sezon açılışında malzemelerimi alıp denize koştum ama her seferinde belim tutuluyordu. Suya giriyordum ama çıkamıyordum,” diye anlatıyor. Ancak bu süreç, ona yeni bir kapı açtı. “Yarışamazsam, sporcu yetiştiririm,” diyerek bugün Beylikdüzü Windsurf Kulübü’nü temellerini oluşturan fikri geliştirdi.

Gençlere el verdi

Şenocak, 2007’de kulübü kurdu ancak bu da hiç kolay olmadı. Kulüp için yer tahsisi almak, belediyelerle görüşmek tam altı yıl sürdü. “Sabah 9’da belediyeye gidiyor, akşam onlarla çıkıyordum,” diye anlatıyor.

2012’de inşaat başladı, 2013’te ise kulüp tamamlandı. Aynı yıl RS:One Dünya Şampiyonası’na ev sahipliği yaptılar. Kulübü açtığında, sporcu yetiştirmek için büyük bir motivasyonu vardı. “Türkiye’de rüzgâr sörfünün yaygın olmamasını hep sorguluyordum. Neden eğitmen yok? Neden kulüpler yok?”

Beylikdüzü’ndeki kulüp, 20 yıldır amatör ve profesyonel sporcular yetiştiriyor.

Bugün kulüp, hem amatör hem profesyonel sporcular yetiştiriyor. Türkiye Yelken Federasyonu’ndan aldığı belgelerle eğitmen olarak görev yapıyor. “Şimdi yanımda eğitmen olarak çalışanlar var. Benimle eğitime başlayanlar, başka kulüplerde eğitmenlik yapıyor,” diye gururla anlatıyor. Neredeyse 20 yıldır Beylikdüzü’nde birçok gencin hayatını sporla değiştirdiğini belirten Şenocak, “Buranın rüzgârı bizimle meşhur oldu!” diyor gülerek, “Kuzeyden gelen temiz rüzgârla başladığınız noktaya rahatlıkla gelebiliyorsunuz.” Kulüp kurulmadan önce Almanya’dan gelen Freestyle windsurfçülerin ve sonrasında Dünya Şampiyonluğu’na ev sahipliği yapmadan önce Fransa’dan gelen bilirkişilerin bölgenin rüzgârına verdikleri tam not da Beylikdüzü’nün su sporları yapanlar arasında ün kazanmasını sağladı.

Kadın olarak mücadele kolay değil

Bugün dahi rüzgâr sörfü Türkiye’de tam olarak hak ettiği noktada değil. Şenocak, “İnsanlara hâlâ rüzgâr sörfünün ne olduğunu anlatmak zorundayız,” diyor. Spor malzemelerinin pahalılığı, sponsor eksikliği gibi sorunlar hâlâ büyük bir engel.

“Kadın olarak daha da zor,” diye ekliyor. “Gerçekten çok yoruldum, çok yordular.” Ancak pes etmek Şenocak’ın lugatında yok. “Bütün bu mücadele, deniz kültürünü aşılamak için,” diyor.

Bunca yılın ardından en büyük kazancı, sörfle tanıştırdığı çocuklar. “İlk yıllarda okullara gidip sunumlar yaptım. Kalkınma ajanslarına projeler sunduk. Ama en büyük mutluluğum, yüzme bilen her çocuğu sörfle tanıştırmaktı.

O çocukları suda gördüğümde, ben de onlarla birlikte sörf yapıyorum” diyor gözleri ışıldayarak. Hayat, ona çok farklı yollar çizmiş olabilir. Ama o teslim olmak yerine rüzgârını kendi yaratıyor.