Küçük yaşta aşığı olduğu su dünyasına 2021 yılında serbest dalış disipliniyle geri dönen Milli Sporcu Yağmur Ergün, kısa sürede aldığı başarılı sonuçlar ve rekorlarla sualtı tutkunlarına ilham kaynağı oluyor.
Röportaj: Kadir Pirasoğlu
Serbest dalış dünyasına adım attığı günden bu yana elde ettiği başarılarla adından sıkça söz ettiren Yağmur Ergün, kısa sürede kırdığı rekorlar ve sergilediği istikrarlı performansla sualtı sporlarında Türkiye’nin parlayan yıldızlarından biri. 2021’de tutkuyla adım attığı bu yolda Ergün, fiziksel sınırları aşmanın ötesine geçerek zihinsel dayanıklılığı ve içsel dönüşümüyle ilham veren bir hikâye yazıyor.
2025 Serbest Dalış Indoor Türkiye Şampiyonası’nda çift palet kategorisinde 211 metrelik derecesiyle yeni Türkiye rekorunu kıran Yağmur Ergün, başarısının ardında yatan tutkuyu her geçen gün büyütüyor. Bu önemli başarıyı “Kendimi çok kaptırmış olacağım ki ilk yarışmamda Türkiye rekorunu kırdım” diyerek anlatması ise onun alçak gönüllü duruşunu ortaya koyuyor.
Kariyerine finans dünyasında başlayan, ardından rotasını suya çeviren Yağmur Ergün ile başarılarının sırrını, içsel değişimini ve suyun derinliklerinde bulduğu özgürlük hissini konuştuk.

Denizle ilk bağın nasıl kuruldu?
Kendimi bildim bileli suya aşık bir çocuktum. Sekiz yaşımda yüzme havuzunda başladığım profesyonel yolculuk, zamanla sadece bir spor değil, bir yaşam biçimi haline geldi. Yaşım ilerledikçe sualtına olan hayranlığım daha da arttı. Doğada olmak bana her zaman çok iyi geliyor. Mavi ve yeşille kurduğum bu bağ zamanla daha da güçlendi ve tutkularımın peşinden gitmek beni bu noktaya getirdi.
Sekiz yaşında yüzme havuzunda başlayan hikayenin, serbest dalışla okyanusların derinliklerine uzanan bir yolculuğa dönüşeceğini hayal eder miydin?
Açıkçası o yaşlarda bunu hayal bile edemezdim. O zamanlar için başarı, sadece antrenmanda en iyi dereceleri yapmak veya yarış kazanmak demekti. İlerdeki planlarımı bir yüzücü olarak kuruyordum. Olimpiyatlara gitmek istediğimi ve bunun için antrenörümle planlar yaptığımızı hatırlıyorum. Ama serbest dalışa bu düşüncelerden çok uzak bir şekilde, yalnızca doğayla ve suyla daha yakın olmak için başladım. Daha sonra hayat beni hem sporcu ve eğitmen olduğum bir yere getirdi.

HAVUZ ÇOCUKLUĞUMDA EVİM GİBİYDİ
2021 yılında serbest dalışa başladığından bu yana, birçok Türkiye rekoru kırdın. Kısa sürede gelen bu başarının arkasında ne var?
Öncelikle mutlaka bu spora gönül vermiş olmam. Her yaz hobi olarak gerçekleştirdiğim bu sporu yalnızca derinlikte değil havuzda da yapabileceğimi öğrendiğimde ise çok mutlu oldum. Çünkü havuz benim çocukluğumda evim gibiydi. Seneler sonra tekrar havuza bu şekilde dönmek benim için inanılmaz bir motivasyon oldu. Tabi ki böyle olunca sadece elimden geleni yapıp keyif almaya odaklandım. Geçmişte yapmış olduğum sporların hepsi bana güçlü bir altyapı sunuyordu. Antrenmanlarımı büyük bir zevkle ve istekle yapıyordum. İlk yarışmamda amacım keyif almak ve seneler sonra o yarışma havasını solumaktı. Kendimi çok kaptırmış olacağım ki ilk yarışmamda Türkiye rekorunu kırdım ve benim için başka bir kapı açıldı.
2024 yılında bankacılık kariyerini bırakıp tamamen serbest dalışa yöneldin. Geçiş sürecinde karşılaştığın en büyük zorluk neydi ve bu değişimi nasıl yönettin?
En büyük zorluk, güvenli alanımı bırakmaktı. Kurumsal hayat, konfor alanıydı. Serbest dalış ise gerçek bir riskti. Ama içimdeki ses çok netti. Bu geçişi yönetmenin yolu, kendime sık sık neden başladığımı hatırlatmaktan geçti. Hayatta böyle önemli adımlar atarken, riskleri de kabul etmeniz gerekiyor. Özellikle ekonominin böylesine değiştiği ve zorladığı bir ülkede hayallerimizin ve tutkularımızın peşinden gitmek biraz daha zor. Fakat hayat azmini ve gösterdiğin çabayı görüp sana yardım ediyor. Yeter ki sen pes etmeden devam et.
Tutkusunu mesleğine dönüştürebilen şanslı insanlardansın. Eğitimler verdiğini biliyoruz, kurumsal hayattan sonra neler yapıyorsun?
Şu an aktif olarak serbest dalış eğitimleri veriyorum, yeni başlayanları suyla tanıştırmak en keyif aldığım şeylerden biri. Amaçlarımdan biri de bu sporu, sualtını, suyu insanlara sevdirmek. Her eğitimim, benim için yeni bir hikâye. Öğrencilerimle kurduğum bağ, benim için çok değerli. Eğer serbest dalışa giriş yolculuklarında onlara biraz olsun ışık olabiliyorsam ne mutlu bana. Çünkü söylediğiniz gibi ben tutkumu hayatım haline getirdim. Her yeni günümü üretmek ve daha iyiye gitmek için bana sunulmuş bir fırsat olarak görüyorum.

İŞİN YARISI SUYA GİRMEDEN ÖNCESİ
Serbest dalış fiziksel olduğu kadar zihinsel çaba gerektiren bir disiplin. Dalış öncesi ve sırasında ne gibi zihinsel hazırlıklar yapıyorsun?
Evet, serbest dalış mental bir spor ve hatta yüzde 70’i buna bağlı diyebilirim. Ben mental konuda her zaman pozitife yakın, çok kaygılı olmayan bir yapıya sahibim. Bu benim için çok büyük bir avantaj. Dalış öncesi kendime elimden geleni yapmam gerektiğini, keyif almaya odaklanmamı ve dalışımın çok iyi geçeceğini söylüyorum. İşin yarısını suya girmeden önceki düşünceleriniz ve hisleriniz oluşturuyor. Bunu anlamak ve kabul etmek bence çok önemli. Tabi ki bunun yanında o güne kadar yapmış olduğunuz antrenmanlarınız, esnetmeler, nefes çalışmaları var.
Suyun altındaki her saniyenin bir iç yolculuk olduğunu söylüyorsun. Bu yolculukta keşfettiğin en önemli şey ne?
Ben teslim olmayı biliyormuşum, bunu gördüm. Kendime olan güvenim de beni istediğim noktaya götürecek kadar kuvvetli. Suyun altında kendimle konuştuğumda en çok söylediğim şey “Sen bunu yapabilirsin” oluyor. Bunun yanında sınırlarımı öğrendiğim bir yolculuk içindeyim. Durmam gereken yerlerde kendimi zorladığım, istediğim şeyin peşinden giderken bedenimi dinlemediğim zamanlar oldu ve oluyor. Bunları deneyimlemek bile sizi kendinizle daha çok yakınlaştırıyor. Çünkü eğer dinlemeyi bilirseniz, bedeniniz, kalbiniz ve hisleriniz size her şeyi anlatıyor.

BEDENİM BİR SINIR ÇİZDİ
Bu yıl katıldığın The World Games Series’in ikinci ayağında birçok kişinin yüreğini ağzına getiren bir an yaşadın. Suyun altında bilincini kaybettiğin o anlarda neler oldu?
O anlar öncesinde neler hissettiğimi çok net hatırlıyorum. Çok zorlandığımı fakat devam etmek istediğim için durmadığımı biliyorum. Tam olarak bu noktada kendimi dinlemediğim için bayıldım ve hiç istemeyeceğim bir sonuçla karşılaştım. Güvendiğim bedenim, bir sınır çizdi. O sınırın fiziksel olduğu kadar zihinsel olduğunu da öğrenmiş oldum. Çünkü o mesafeler daha önce birçok kez yaptığım, kendime güvendiğim mesafelerdi. Mental olarak eksik olduğumu ve sadece fiziksel olarak yeterli olmanın yetmeyeceğini farkına vardığım çok değerli bir tecrübeydi. Bu kadar büyük ve önemli bir organizasyona iki yıl içinde gidebilmiş olmak, dünyanın en iyi sporcularıyla orada bulunmak bile benim için paha biçilmez bir deneyimdi.

Alenka Artnik ve Kateryna Sadurska gibi dünya rekortmenlerinden ilham aldığını biliyoruz. Onların denizle ilişkilerinden ya da yaklaşımlarında seni en çok etkileyen şeyler neler?
Alenka’nın derinlikle kurduğu duygusal bağ, Kateryna’nın ise disiplini ve çok yönlülüğü beni çok etkiliyor. Alenka geç bir yaşta bu spora başlayarak, kendini tamamen adamış ve birçok dünya rekoru kırmaya devam ediyor. Konuştuğunuzda çok zarif, nazik ve yardımsever biri. Ben bir sporcunun başarıları kadar davranış ve karakterini de önemsiyorum. İlham aldığım noktalar da bunlar oluyor.
Çalışmalarını yazın denizde, kışın havuzda sürdürüyorsun. Hangi kısım daha zorlayıcı, hangi kısımdan daha çok keyif alıyorsun?
Havuz daha kontrollü ama tekrarlara dayalı ve yorucu. Deniz ise özgür ama tahmin edilemez. Her ikisinin yeri ayrı ama kalbim her zaman denizde. Suyun doğal haliyle buluşmak, orada nefes tutmak bambaşka bir deneyim.

ASLA GEÇ DEĞİL
Dalış yaptığın yerler arasında seni en çok etkileyen yer hangisiydi? Neden?
Kaş’ı çok seviyorum. Suyun rengi, sessizliği, sıcaklığı ve derinliğiyle çok özel bir yer. Sanıyorum ülkemin Ege ve Akdeniz bölgesi bana her zaman çok iyi hissettirecek. Mısır, Kızıldeniz de mutlaka görülmesi gereken bir yer. Kendinizi bir akvaryumda yüzüyormuş gibi hissediyorsunuz. Mercan ve balıkların renkleri beni mest etmişti.
Türkiye’de serbest dalışın bilinirliğini artırmak ve gençlere ilham olmak istediğini belirtiyorsun. Bu sporu yaygınlaştırmak için neler yapılabilir, sen neler yapıyorsun?
Yerel gençlik kampları, okul etkinlikleri ve ücretsiz tanıtım eğitimleri düzenlemek çok önemli. Gençlere bu sporu göstermek, onlara ait bir alan olduğunu hissettirmek önceliğim. Bunun yanında sadece gençler için değil yetişkinlerin de sıfırdan başlayabileceği bir spor serbest dalış. Asla geç kalmış değilsiniz. Şimdilik sosyal medyada ve eğitimlerimde tanıtmaya çalışıyorum.
Sezon planlarında hangi yarışlar var?
Sezon planlarımdaki en önemli yarışma Japonya’da düzenlenecek AIDA Dünya Şampiyonası. Tüm konsantrasyonumu oraya vermiş durumdayım. Çünkü tüm elit atletlerin yer alacağı ve dünyanın önem verdiği yarışlardan bir tanesi. Orada Türkiye’yi temsilen bulanacağım. Tabii ki hedefim, isteğim madalyalarla dönmek.
Gelecek hedeflerin neler?
Kendi serbest dalış merkezimi kurmak, daha fazla kişinin bu spora yönelmesini sağlamak ve serbest dalışı Türkiye’de sadece bir spor değil, bir yaşam kültürü haline getirmek istiyorum.