Nereden çıktı bu müsilaj?

Nereden çıktı bu müsilaj?

 

Nedir bu müsilaj ve neden oldu? Biz denizcileri neler bekliyor? Uzmanlar bu konuda neler söylüyor ve ne yapılması gerekli? Bu ayki yazımızda bu konulara ışık tutmak istedik.

YAZI: Gamze Çelikyılmaz – Twitter/@GmzClkylmz

on haftalarda biz denizcileri de herkes kadar üzen “deniz müsilajı” şu anda ülke nüfusunun üçte birini barındıran Marmara bölgesine tamamen yayılmış durumda. Ege ve Karadeniz’de de görülen müsilaj, halk sağlığını doğrudan tehdit eden bir boyuta ulaştı. Üstelik ileriki dönemde oluşturabileceği riskleri de henüz tam olarak bilemiyoruz. Peki, nedir bu müsilaj ve neden oldu? Biz denizcileri neler bekliyor? Uzmanlar bu konuda neler söylüyor ve ne yapılması gerekli?

Kontrolsüzce denize deşarj olan yüksek azot, fosfor yükü ve sanayi kaynaklı atıklar nedeniyle; durgun su ve yüksek sıcaklığın da etkisiyle fitoplanktonlar çoğaldı ve Marmara’yı kaplayan müsilajı ürettiler ve üretmeye devam ediyorlar. Uzmanlara göre Marmara bölgesindeki sanayi tesislerinin neden olduğu aşırı kirliliğe ek olarak santrallerin sıcak su deşarjı Marmara’nın hem ısınmasına hem de kirlenmesine neden oldu. Ayrıca Marmara Bölgesi’nde çok sayıda bulunan tarım ve hayvancılık tesisi de denize sürekli olarak azot ve fosfor karışmasına neden oluyor. Bu kirlilik öyle boyutlara ulaştı ki, ekosistemin artık başa çıkamayacağı noktalara geldi.

Müsilaj kamuoyu gündemine ilk düştüğünde sebebin iklim değişikliği olabileceği ileri sürülmüştü. Ancak uzmanlar iklim değişikliğinin sadece denizin ısınmasına katkıda bulunduğunu, asıl sebebin kirlilik olduğunu belirtiyorlar.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar’a göre müsilaj bir anda ortaya çıkmadı, aslında 1980’lerden beri bu tehlikeye dikkat çekiliyordu. 2007 yılında benzer bir müsilaj patlamasıyla Marmara Denizi ilk uyarısını verdi, ancak hiçbir merkezi ve yerel yönetim bu konuda gerekli tedbiri almadı.

Müsilaj dibe çökerek burada yaşayan canlıların hem oksijen almasını hem de beslenmelerini olumsuz etkiliyor. Böylelikle sadece balıklar değil, yengeçler, süngerler ve mercanlar gibi deniz dibindeki tüm yaşam yok oluyor.

Bu tip felaketleri sadece “çevre felaketi” çerçevesinde değerlendirmek, bunun aynı zamanda bir halk sağlığı ve ülke ekonomisi sorunu olduğunu görmezden gelmemize neden olabilir. Özellikle balıkçılık, denizcilik, turizm gibi sektörleri de barındıran “mavi ekonomi”den doğrudan veya dolaylı olarak geçimini sağlayan herkes için tam bir kabus olduğunu unutmamamız gerekir.

Marmara'da müsilaj yaşamı olumsuz etkiliyor.
Marmara’da müsilaj yaşamı olumsuz etkiliyor.

MARMARA BALIĞI TÜKETMEK TEHLİKELİ

Marmara’da hâlâ canlı balık bulunsa bile bunları tüketmek artık tehlikeli. Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nden Dr. Berat Z. Haznedaroğlu, önlem olarak balık ve midye tüketilmemesi ve normalin 1000-1500 katına çıkmış olan bakteri miktarı nedeniyle denize girilmemesi konusunda halkı uyarıyor.

Müsilajın oluşturduğu kalın tabakanın verebileceği hasar hem gemicilik sektörü hem de yat turizmini olumsuz etkileyebilir. Türk Armatörler Birliği’nin haziran ayında yayınladığı bildiriye göre deniz suyuyla irtibatı olan makine soğutma suyu devreleri, kinistinler, eva sistemleri, karina, balast suyu sistemleri ve tatlı su elde etmek için kurulan osmos sistemleri müsilajdan etkilenebilir. Müsilajlı bir alanda bekleyen teknelerin karinası kısa sürede müsilajla kaplanabilir ve bu da ekstra temizlik maliyeti ve zaman demektir.
Turizm sektöründeyse, Marmaraya kıyısı olan sayfiye yerlerinde kıyının müsilajla kaplı olmasından dolayı otel konaklamalarında iptallerin olduğu, yazlıkların ise boş kaldığı gelen bilgiler arasında. Fırsatını bulan tekne sahipleri ise teknelerini Marmara kıyılarından çekmeye başladılar bile.

Böyle geniş bir kitleyi ilgilendiren bir felaketin ülkenin en önemli gündem maddesi olması gerekirken, soruna acil ve bilimsel çözümlerle yaklaşmak yerine hortumla yüzeysel bir temizlikle makyaj yapmaya çalışıyoruz. Yüzeydeki kirlilik temizlenirse bu felaket gündemimizden düşecek ve yetkililerin üzerindeki baskı azalacak diye düşünülüyor. Oysa ki uzmanlar sorunun çok daha derin olduğunu, denizde her seviyede müsilajın bulunduğunu ve yüzeysel temizliğin gerekli olmakla birlikte yeterli olmadığı konusunda birleşiyorlar.

NE ZAMAN BİTER BU BELA?

Marmara’nın temizlenmesi tamamen alınacak önlemlerin aciliyeti ve ciddiyetiyle alakalı. Prof. Dr. Mustafa Öztürk’e göre Marmara’ya dökülen azot ve fosfor yükünün azaltılabilmesi için evsel ve endüstriyel atık sular, ileri kademe arıtılmalı. Hayvan çiftlikleri, zeytinyağı üretim tesisleri, mandıracılık ve tarım arazilerinde kullanılan gübre tesislerindeki azot ve fosfor kaynakları kesilmeli ve iyi tarım uygulamalarına geçilerek gübrelerde azot kullanımı azaltılmalı. Son olarak da ileri kademe fosfor giderme metoduyla deniz suyu acilen temizlenmeli.

Ancak uzmanlar sorunun çok derin olduğu ve bugün harekete geçilse bile sonuç alınması için birkaç senenin geçmesi gerektiğini söylüyorlar. Marmara’da kaybolan biyoçeşitliliğin geri dönmesi ise ancak bundan sonra başlayabilir. Bu da bir süre daha Marmara’da yerel balık türlerini tüketemeyeceğimiz anlamına geliyor malesef.

PEKİ MÜSİLAJ İÇİN BİZ NELER YAPABİLİRİZ?

En başta konunun ülke gündeminden düşmesini önleyerek ve kamuoyu bilinci oluşmasına katkıda bulunarak, yetkililerin bir an önce gerekli önlemleri almasına katkıda bulunabiliriz. Buna ek olarak atık suların tam olarak arıtılamadığını da göz önüne alıp, daha az kimyasal kullanarak (örneğin deterjan yerine mümkünse sirke, karbonat gibi doğal ürünleri tercih ederek) ve kızartma yağlarının lavabolara dökülmesini önleyerek bireysel olarak müsilaj oluşumuna karşı mücadele edebiliriz. Malesef müsilaj sorunu gündemimizde bir süre kalmaya devam edecek gibi gözüküyor. Marmara’yı tamamen ölmeden kurtarabilmek de yalnız bizlerin elinde. Ümit edelim ki durum daha da kötüye gitmeden denizlerimiz eski sağlığına kavuşsun ve bugünler bir daha geri gelmesin.

Dergimizi abone olarak ya da Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.