“Bir işi başarmanın yarısı karar vermektir.” Kişisel gelişim kitaplarında karşımıza çıkan bu cümle dillere pelesenk olduğu için gücünü biraz yitirmiş olsa da aslında çok önemli bir mesaj veriyor. Bu hayattaki en sevimsiz şey kararsızlık bence. Sonucu ne olursa olsun bir şeye niyet etmeli ve o yola çıkılmalı. Ve işte o an, yola adımını attığın an, asıl önemli olan!
Zuhâl Atasoy’la bu ayki yazısı üzerine konuşurken söylediği cümle beni derinden etkiledi:
“Kısmet yelkenlisinin dünya seyahatini tamamlayıp İstanbul sularına döndüğü 15 Haziran 1968’i birçok denizci bilir. Oysa 22 Ağustos 1965, Boroların dünya denizlerine açıldığı tarih… Çoğunluk bilmez.”
Sadun & Oda Boro çiftini yola çıkışlarının 56’ncı yılında anmak istedik. Zuhâl de bu yolun en yakın tanıkları Kısmet Deniz Boro Polat ve Necaati Zincirkıran ile görüşerek çok güzel bir metin kaleme aldı. Zuhâl’in de yazdığı gibi 22 Ağustos denizciliğimiz için önemli bir tarihtir, sadece Kısmet’in değil Türk denizciliğinin uzak denizlere açıldığı tarihtir…
56 yıl önce; tek tük teknenin uzun seyirler yaptığı, güneydeki bakir cennet koylarımızın tadını sadece birkaç aydının çıkardığı günlerdi. Hatta bundan 10 yıl önce bile, örneğin Dirsekbükü’nde 10-15 tekne olsa “çok kalabalık” denilirdi. Zamanla denize çıkanların sayısı arttı. Hele ki şu son iki yıl, pandeminin etkisiyle denizde âdeta bir “patlama” yaşattı. Temmuz ayında, bayram tatilinde Dirsekbükü’nde yaklaşık 150 tekne vardı. Bayram sonrası koylardaki yoğunluk yarı yarıya azaldı ancak yoğunluk hâlâ devam ediyor.
Denize çıkan sayısı artıyor ancak “denizci” sayısı aynı oranda artmıyor maalesef. Yerini kaybetmemek için, dolan gri-siyah su tanklarını gece koylara basan, kıçtan kara olmak için ağaçları kullanan, koylarda taşkınlık derecesinde gürültü çıkaran, botlarla koy içinde sürat yapan sözde denizcilerle ilgili çok şikayet duyduk bu yaz.
Dileğim; denize çıkanlar çoğalırken denizcilerin de çoğalması. Yeni tekne sahipleri, denizi yeni keşfeden okurlarımıza tavsiyem, biraz vakit ayırıp Sadun Boro kitaplarını okumaları, onun yaşadığı çevreye verdiği değeri hissetmeleri ve aynı saygıyı göstermeleri.
Denizci olmak sadece tekne kullanmak değil içinde bulunduğumuz doğaya saygı göstermek demek…
İyi okumalar, iyi seyirler.
Selcen Tanınmış Işıldar
MBY Yayın Yönetmeni
2 Comments
Ahmet Ertan 12 Ağustos 2021 at 10:33
Yazınızda bahsettiğiniz sözde denizcilerden bizim gibi çok amatör denizciler bile şikayetçi. Taşkınlık, gürültü gibi rahatsızlık yaratan hareketleri, denizi ve deniz hayatının sunduklarını bilmeyen kara insanlarının bildikleri eğlence tarzını denize taşımaları olarak yorumlamak mümkün.
Belki denizden nasıl keyif alınabileceğini, yıllardır tatillerini denize kaçarak, hatta uzun süre orada yaşayarak geçirenlerin denizde ne bulduklarını bu yeni denizcilere! anlatabilsek farklı davrananların sayısı artar.
Bu anlamda siz yayıncılara da bir görev düştüğünü düşünüyorum.
Selcen 23 Eylül 2021 at 10:13
Ne doğru söylemişsiniz. Bizim gibi deniz kültürünü yaymaya yönelik yayınların asıl amacı da bu zaten…
Elimizden geldiğince bunları okurlarımıza aktarmaya çalışıyoruz…