Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları

Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları

Türkiye İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı’nın geliştirdiği “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesiyle, Marmara Denizi’nin akciğeri niteliğindeki son deniz çayırları alanlarının haritalandırılarak temizlenmesi ve korunması hedefleniyor.

Denizleri ve deniz kaynaklarını koruma; ekolojik dengeye ve sürdürülebilirliğe destek olma hedefiyle “Dünya bizim gelecek bizim” yaklaşımını benimseyen Türkiye İş Bankası, deniz çalışmalarına sunduğu katkıları artırarak sürdürüyor. İş Bankası ve Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV) işbirliğiyle hayata geçen “Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesiyle Marmara Denizi’nin sağlığı için kritik öneme sahip son Posidonia oceanica deniz çayırlarının haritalanması, üzerindeki atıklardan temizlenmesi ve korunması amaçlanıyor.

“Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesine ilişkin olarak İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Sürdürülebilirlik Lideri Gamze Yalçın ve TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk’ün katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi.

1 metrekaresi günde 14 litre oksijen üretiyor

Dalgıçlar çayırların temizlenmesinde aktif rol üstlenecek.

Posidonia oceanica deniz çayırları Akdeniz’de 11 ila 29 °C arasındaki sıcaklıklarda, tuzlu ve temiz sularda 0 ila 45 metre derinlikler arasında dağılım gösteriyor. Denizlerimizde dört çeşit deniz çayırı bulunuyor ama en çok oksijeni Akdeniz’e özgü endemik bir tür olan Posidonia oceanica üretiyor.

Fotosentez ile suyun oksijence zenginleşmesini sağlayan bu çiçekli bitkiler; uzun yaprakları, yatay uzanan gövde ve kökleriyle sudaki askı yüklerini ve sedimentasyonu tutup zemin hareketlerini düzenliyor. 1 metrekare alanı kaplayan Posidonia oceanica deniz çayırları günde 14 litre oksijen üretebiliyor; 1 hektarı ise yılda 1024 ton karbon tutabiliyor.

 

 

“Deniz çayırlarına yönelik farkındalığı artırmak önemli”

Gamze Yalçın, toplantıda yaptığı konuşmada, TÜDAV’ın 26 yıldır denizlerimizin korunması için bilimsel bir ağ oluşturarak, ekolojik durumun izlenmesi, sorunların tespiti ve çözüm önerilerine uzanan pek çok değerli projeye ve çalışmaya imza attığını belirterek, “Şimdi biz de denizlerimizin geleceği için deniz çayırlarının korunması özelinde beraberce çok önemli bir yolculuğa çıktık.

Denizlerimizin oksijen deposu olan deniz çayırları kirlilik ve konuyla ilgili farkındalık eksikliği nedeniyle günümüzde oldukça azalmış durumda. Nasıl ki gezegenimizin akciğerleri olan ormanlarımızı korumak gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakmak için önemliyse deniz çayırlarını yaşatmak da aynı ölçüde kritik.

Deniz çayırları, oksijen üretim kapasitesine sahip oldukları için denizlerin akciğerleri konumunda bulunuyor ve denizsel organizmaya yaşam ortamı sağlıyor. Bu konuda yürütülecek çalışmalarda projenin kendisi kadar toplumda deniz çayırlarına yönelik farkındalığın ve bilincin artırılması da önem taşıyor” dedi.

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı sağlamak için iş planlarında sürdürülebilirliği en üst düzeyde ve stratejik öncelikler arasında ele aldıklarını belirten Yalçın, 14. madde olan “Sudaki Yaşam” başlığı altındaki hedeflerin, üç tarafı denizlerle çevrili ülkemiz için önemine dikkat çekti.

Bu amaca yönelik bilimsel bilginin artırılmasına ve araştırma kapasitesinin geliştirilmesine katkıda bulunmayı ana hedeflerinden biri haline getirdiklerini söyleyen Yalçın, sözlerine şöyle devam etti: “İlk olarak yine TÜDAV tarafından 3. kez düzenlenen Marmara Denizi 2022 Sempozyumu’na ev sahipliği yaptık. Savaş Karakaş yapımcılığında önce müsilajın bölgedeki canlı yaşamına etkilerinin anlatıldığı ve çözüm önerilerinin sunulduğu “Bir Umut Marmara” belgeselini, ardından ilk bölümü kısa süre önce yayımlanan “Sudaki İzler Masmavi” belgeselini hayata geçirdik.

Diğer yandan deniz kirliliğini azaltacak yatırımlara finansman sağlamak üzere “Denizleri Koruyalım Kredisi”ni hazırlayarak, denizlerimiz için önemli kirlilik kaynağı olan atıkların önlenmesine katkıda bulunduk. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesindeki Deniz Bilimleri Enstitüsü’yle işbirliği yaparak Türkiye’de ilk kez kullanılan insansız sualtı planörü glider cihazı Deniz Kâşifi’ni kendilerinin kullanımlarına sunduk. Önümüzdeki dönemde de denizlerimizin ve biyoçeşitliliğin korunmasıyla ilgili sorumluluk almaya devam edeceğiz.”

“Ekosisteme sağladığı ekonomik fayda tarımsal alanların katkısından büyük”

Karadeniz ve Akdeniz’in yaşaması için Marmara’nın yaşaması gerekiyor.

TÜDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk deniz çayırlarının ekosisteme sağladığı ekonomik faydayla ilgili yapılan çalışmalara göre bu türün katkısının tarımsal alanların sağladığı faydadan daha fazla olduğuna işaret etti. Prof. Dr. Öztürk, deniz çayırlarının ekosistemdeki yerine ilişkin ise, “Ömrünü tamamlayan Posidonia yaprakları akıntı ve dalgalarla kıyıda banketler oluşturur. Bu yapılar kıyı çizgisini korur, erozyonu önler pek çok deniz canlısının yaşamını sürdürmesini sağlar.

Posidonia oceanica ayrıca, deniz zemininde sık çayırlar oluşturarak birçok canlıyı üzerinde barındırır ve otla beslenen canlıların besin kaynağını oluşturur. Tüm bunlara ek olarak barınma, korunma, yumurtlama ve üreme noktasında da birçok canlıya ev sahipliği yapar. Karbon tutma özellikleri sayesinde ise iklim değişikliği ile mücadele eder” diye konuştu.

Öztürk, Marmara Denizi’nin oksijene ihtiyacı olduğunu vurgularken, “Marmara Denizi kalp gibidir. Karadeniz ve Akdeniz’in yaşaması için Marmara’nın yaşaması gerekiyor.” dedi.

Farkındalık eğitimleri de verilecek

Prof. Dr. Öztürk, deniz çayırlarının günümüzde başta evsel ve endüstriyel atıklar olmak üzere yoğun kıyı kullanımı sonucu tahribat, zemin tarayıcı yöntemlerle avcılık, gemilerin ve teknelerin attıkları çıpalar, yetiştiricilik faaliyetleri, turizm ve günlük turistik faaliyetler nedeniyle ciddi bir tehditle karşı karşıya olduğunun altını çizdi.

“Denizlerin Geleceği: Deniz Çayırları” projesi ile Erdek, Paşalimanı Adası’nda deniz çayırlarının bulunduğu alanın sınırlarının belirleneceğini ve haritalanacağını aktaran Prof. Dr. Öztürk ayrıca, çayırların olduğu bölgelerden başta istilacı türlerden deniz salyangozu (Rapana venosa) olmak üzere yabancı türlerin yapılacak dalışlarla toplanacağını ve ekosistemin yerli sahiplerine bırakılacağını ifade etti.

Tür çeşitliliğinin ortaya çıkarılacağını, deniz çayırlarının bulunduğu alanların tanınması ve fark edilmesi amacıyla şamandıralama ve mapa için fizibilite çalışmalarının gerçekleştirileceğini anlatan Prof. Dr. Öztürk, balıkçıların avlanırken deniz dibindeki kayalıklara takıldığı için denize bırakmak zorunda kaldığı “hayalet ağların” da temizleneceğini belirtti. Fransa ve İtalya’daki dijital şamandıra sistemlerini örnek almamız gerektiğini vurguladı.Kaş’ta ve Göcek’te uygulanan şamandıra ve mapa çalışmalarının da güncellenmesi gerektiğini söyledi.

Projenin kamuoyunu bilinçlendirme hedefi de bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öztürk; “İlk ve orta öğretim seviyesinde 30 okulda farkındalık eğitimleri vereceğiz. Marmara’da kalan son deniz çayırlarını korumak gelecek nesillere karşı bir sorumluluğumuz ve bunu yapmak için çaba gösteriyoruz” dedi.

Proje için 2 yıl süre belirlenmiş. Proje için hem yerel yönetimler hem bakanlıklar hem de bölge halkıyla işbirlikleri ve bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirilecek.

Dergimizi Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.