20 yaşındaki otizmli yüzücü Tuna Tunca, yüzme tutkusu ve azmiyle son günlerde pek çok kişiye ilham oluyor. İzmirli yüzücü, sadece fiziksel zorlukları değil, aynı zamanda otizmin getirdiği sosyal ve duygusal engelleri de aşarak büyük başarılara imza attı.
Röportaj: Kadir Pirasoğlu
Çocukluktan beri suyla iç içe olan Tuna, ilk açık su yarışı Çanakkale Boğazı yüzme yarışında engelli kategorisinde ikincilik kürsüsüne çıkınca yüzme serüveni de şekillenmeye başladı. 2022 yılında antrenörü Mert Onaran ile Sakız Adası’ndan Çeşme’ye ilk uluslararası açık su geçişini gerçekleştirdi. 2023 yılında yine antrenörüyle Capri-Napoli Ultra Maratonu’nda ikili takım olarak 36 km yüzdüler ve en iyi takım kupasını kaldırdılar. Hep üstüne çok daha fazlasını koyarak gelişimini sürdüren Tuna’nın yeni hedefiyse Manş Denizi. (*Haziran 2025’te bu hedefi gerçekleştirdi.) Fransa ile İngiltere arasındaki yaklaşık 18,25 deniz millik parkur, dünyanın en zor yüzme rotalarından biri. Bu ay gerçekleşecek geçiş için Tuna uzun süredir hazırlanıyor.
Tuna’nın hikâyesi, otizmin bir engel değil, doğru destek ve kararlılıkla büyük başarılar elde edilebilecek bir farklılık olduğunu gösteriyor. Her bir adımı, yüz binlerce otizmli birey ve onların aileleri için umut ışığı oluyor. Bu yolda en büyük destekçisi annesi Gülnur Tunca ve antrenörü Mert Onaran ile Tuna Tunca’nın yüzmeye başlama sürecini, başarılarını ve hedeflerini konuştuk.

GÜLNUR TUNCA / ANNESİ
Tuna’nın yüzme yolculuğu nasıl başladı ve en büyük destekçisi olarak rolünüzden bahseder misiniz?
Tuna bebekliğinden beri suyla hep barışıktı, havuzda ya da denizde zaman geçirmeyi çok seviyordu. Bu bizim için çok belirleyici oldu. Erken çocukluk döneminde bu sevgisini daha çok sosyalleşme ve oyunla beceri kazandırma yönünde kullandık. Otizmli bireylerin ilgi alanları daha kısıtlı olur ama ilgi duydukları ve sevdikleri konularda mükemmel odaklanırlar ve en iyisini yaparlar. Biz de denizde olmayı seven Tuna’ya uygun ortamları yarattık ve bireyselleştirilmiş yüzme antrenman programlarıyla onun sporcu kimliği kazanmasına fırsat tanıdık. Aslında şartları farklı olan bir anne olarak, oğlum için yapmam gerekenleri yapıyorum sadece. Tuna’yla ilgili her konuya akılcı ve çözüm odaklı bakmaya çalışıyorum. Sanırım burada anne kimliğimi ikinci plana atıyorum, daha doğrusu modifiye ediyorum. Tuna da bunun ayırımını çok iyi yapıyor. Aslında ikimiz birlikteyken felsefemiz; ciddi işleri keyifle, keyifli işleri de ciddiyetle yapmak.
Nasıl bir destek ağı oluşturdunuz ve bu destek Tuna için ne gibi farklar yarattı?
Tuna 12 yaşındayken hayatına antrenörü Mert Onaran girdi. Mert Hoca’yla çalışmaya başladıktan sadece sekiz ay sonra lisanslı yüzücü oldu ve Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu havuz yarışlarına katıldı. Katıldığı ilk havuz yarışında 200m serbest stilde bölge üçüncüsü olunca hayatına yarış, kürsü, madalya kavramları girdi. Tuna’nın dayanıklı olması, çok rekabetçi bir yapıda olmaması ve en önemlisi havuz yerine denizde özellikle dalgalı denizde yüzmeyi sevmesi, Mert Hoca’nın da yönlendirmesiyle onu açık su yüzücüsü yaptı.Tuna’nın lisanslı yüzücü olunca ailesi olarak bizim ve antrenörü olarak Mert Hoca’nın işbirliği ile Tuna’nın spor kariyeri doğru bir yolda ilerlemeye başladı. Tuna’nın yüzme başarıları geldikçe, toplumda tanınması arttı. Bu hem Tuna’nın hem de ailesi olarak bizim motivasyonumuzu çok artırdı. Tuna için fark edilmek, kabul görmek, öteki olmadığını hissetmek en güzel yanı oldu. “Otizm bir engel değildir, farklılıktır“ yaklaşımımız ve yaşam şeklimizin daha geniş kitlelere ulaşması da çok güzel tabii ki. Çünkü gerçekten bu algının toplumda yaygınlaşması otizmli bireylerin yaşam alanlarını genişletecektir ve onları mutlu edecektir.
Bir gününüz nasıl geçiyor?
Son sekiz yıldır haftanın 5-6 günü yüzüyor. Haftada iki ya da üç gün de kara antrenmanı yapıyor. Açık su yarışları öncesi yüzme antrenmanlarının bazılarını denizde yapıyor. Manş geçişinde start zamanı tamamen hava koşullarına bağlı, bu yüzden gece yüzmesini de tecrübe etmesi için deniz antrenmanlarının bazılarını gece yapıyor. Diyetisyen kontrolünde besleniyor, vücudundaki yağ oranının artmasına yönelik özel bir diyet uyguluyor. Soğuk pratiği için de haftanın beş günü buz küvetine giriyor.
Bugüne kadar açık yüzme konusunda Tuna pek çok başarıya imza attı. Zorluklar yaşadınız mı?
En büyük zorluğumuz Tuna’ya sporcu kimliğini kazandırana kadar geçen süreçti. Multidisipliner yaklaştık her zaman. Onun için bireyselleştirilmiş antrenman programı oluşturmaya çalıştık. Mert Hoca işin spor tarafındaydı, ben de özel eğitim tarafındaydım. Devamlı işbirliği içindeydik. Mert Hoca’nın olmadığı zamanlarda ben gölge antrenörü olarak hep Tuna’nın yanındaydım. Tuna da bizimle işbirliği yapmak için elinden geleni yapıyordu.
Tuna’nın otizmli bir birey olarak bu hedefe ulaşma çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Denizde yüzmeyi, özellikle dalgalı denizde yüzmeyi seven, soğuk suyla sorunu olmayan, kendisine verilen görevleri en iyi şekilde yapan bir sporcu Tuna. Bu durumda Manş’ı geçme hedefi çok da ulaşılamaz değil. Karada otizmli birey olarak var olmak için verdiği mücadeleyle kıyaslandığında, çok da zorlu bir hedef gibi durmuyor diğer taraftan.

Otizmli bireyler ve aileleri için bu tür hedeflerin önemini nedir?
Aslında otizmli bireylerden önce herkes için büyük hedeflere giderken ki yolculuğun müthiş keyifli ve heyecan verici. Bu büyük hedefi otizmli birey ve ailesi koyuyorsa yolculuğun aynı zamanda çok zor olacağını ancak hedefe varıldığında yaşanan duygunun tarif edilemez. Bu hedefi koymak ve yolculuğa başlamak çok grift ama sistemli olunduğunda, otizmli bireyin size verdiği geri bildirimleri doğru okuduğunuzda her şey basitleşiyor.
Tuna’nın yüzme kariyeri boyunca sizi en çok etkileyen an veya başarı hangisiydi?
Tüm yarışları diyebilirim. Heyecanla kıyıda bekliyorum onu. Açıktan kulaç atarak finişe doğru yüzdüğünü her gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi oluyor. Her başarısı beni çok etkiliyor, madalyası boynuna takıldığında kürsüdeki yüz ifadesi beni çok mutlu ediyor. Aslında sadece yarışları değil, her antrenman sonrası bile onun mutluluğu beni hep etkiliyor ve ona açtığımız bu kapının ne kadar doğru olduğunu fark ediyorum.
Bu süreçte diğer ailelere ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Tavsiye yerine benim bakış açımı ve yol haritamızı söyleyebilirim; otizmi savaşılacak bir durum gibi hiç algılamadım, otizmi anlamaya ve öğrenmeye çalıştım, kendimi bu konuda geliştirip, literatürü takip ettim. Bize katkı sağlayan eğitimcilerimizle her zaman iş birliği içinde ve yapıcıydım. Daima oğlumun yapabildiklerine odaklandım. Otizminden bağımsız, oğlumun mizacını ve karakterini tanımaya çalıştım. Maddi ve manevi zorlukları olsa da eşimle, birimizin eğitim, spor, sosyalleşme gibi konularda Tuna’ya destek olması gerektiği kararını aldık. Kariyerimi bırakıp, bu görevi keyifle üstlendim. Üçüncü şahısların motivasyonumu düşürmesine asla izin vermedim.

MERT ONARAN / ANTRENÖR
Tuna ilk çalıştığınız günden bugüne nasıl bir gelişim gösterdi?
Dokuz yıldır çalışıyoruz. Tuna başladığımız dönemden bu yana bambaşka bir kişi oldu diyebilir. Başlangıçtaki ilk iki yıl antrenmanlarda benle göz kontağı kurmuyor, sözlü komutlara kesinlikle dönüş vermiyordu. Ayrıca dikkatini dersimize odaklayamıyordu. Elimdeki en büyük koz suda olmaktan çok hoşlanıyor olması ve sudan çıkmak istemiyor olmasıydı. Ben de süreçte çareyi yanında yüzmekte buldum. Kulaç atmayı öğretirken önce sadece sağ tarafında yüzerek elini avcumun içine alıp beraberce kulaç atarak gösteriyordum, duvara vardığımızda bu sefer sol tarafına geçip aynı uygulamayı yapıyordum. Binlerce tekrardan sonra Tuna kolunu ben çevirmeden doğru şekilde döndürmeyi öğrendi. Bugüne gelirsek artık benim suya girmeme gerek kalmadan sadece sözel komutlarla antrenmanını yaptırabiliyorum.
Tuna için Manş Denizi geçişini hedeflemenizden itibaren nasıl bir antrenman planı oluşturdunuz?
Manş hedefimizden önce antrenmanlarda odağımız Tuna’nın süratini ve süratte devamlılığını artırmaya yönelikti. Manş geçiş hedefiyle odağımız tamamen Tuna’nın dayanıklılığını artırmaya yöneldi ve artan bir prensiple haftalık olarak yüzdüğü kilometreleri geliştirdik. Manş’ta 15-17 derece arasında bir sıcaklıkta yüzecek. Bu nedenle soğuk direncini artırmak için hem beslenme planını değiştirerek kahverengi yağ hücrelerini arttırmaya hem de kış deniz yüzme antrenmanları ve yazın İzmir’de yeterince soğuk deniz olmadığı için soğuk su küvetinde beklemelerle direncini artırmaya yönelik çalışmalar yaptık. Ayrıca şimdiye kadar Tuna’nın yarışlarda yanında yüzerek doğru rotayla sürat stratejisine destek oluyordum. Fakat Manş geçişinde kurallar gereği kendi başına yüzmesi, gece yüzmeye devam etmesi, yarış sırasında tekneye tutunmadan beslenmesi, beslenme stratejisinin hazırlanması, tek başına hakemin komutuyla geçişe başlaması ve yine bitişte de karaya kendi başına çıkması gerekiyor. Yüzme dışında bu becerileri kazanması için de çalıştık.
Bu zorlu hedefe hazırlanırken sizce Tuna’nın motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?
İşin açıkçası Tuna’nın ben Manş’ı geçeceğim ve bir ilki başaracağım gibi bir motivasyonu yok. Tuna’nın sizin, benim ve diğer kişiler gibi “motive olamıyorum, motive olmalıyım, motivasyonumu kaybettim” gibi bir kaygısı da yok. Denizde olmayı ve uzun mesafe yüzmeyi seviyor, antrenörü olarak ben ve en büyük destekçileri ailesi de bu sevdasını destekliyoruz. Tabi ki bizler iyi yüzdüğünde övgülerle, yüzme bitiminde keyifli bir yemekle gibi küçük şeylerle zaten keyif aldığı yüzmeden daha da çok keyif alması için katkıda bulunmaya çalışıyoruz.
Tuna’nın dokuz yıllık süreçte gösterdiği en büyük gelişme ne oldu?
Artık Tuna ile sözlü olarak anlaşıyor, takımdaki diğer sporcularıma benzer şekilde antrenmanlarını yaptırabiliyor, engel kategorisi olmadan kendi yaş grubunda kürsüde yer alıyor. Diğer insanlarla sosyalleşiyor, aklımızda hiçbir soru işareti olmadan bizle geziyor ve eğleniyor.
Manş Denizi geçişi sonrasında belirlediğiniz yeni projeleriniz olacak mı?
“Her gün bir önceki gündeki benden daha iyiye” mottomuzla her hedefimizi tamamladığımızda yeni bir hedef belirliyoruz. Manş Denizi ile beraber Cebeli Tarık geçişi için de başvurumuzu yapmıştık fakat önce Manş’tan yanıt geldi. Böyle olunca ilk hedefimizi Manş geçişi olarak belirledik. Cebeli Tarık’tan yanıt geldiğinde muhtemelen sportif anlamda Tuna ile yeni hedefimiz o olacak ve çalışmalara başlayacağız. Tuna’nın kariyer hedefleri içinde farklı planlamalarımız var.
Otizmli yüzücü Tuna Tunca röportajının devamnını Eylül 2024 sayımızda okuyabilirsiniz.