ClubSwan 36

ClubSwan 36

ClubSwan 36

Matthew Sheahan, Nautor’un yeni radikal sınıf yarışçısı ClubSwan 36 ’nın tüm bekleyişlere değip değmediğini araştırıyor.

Rüzgâraltına seyirde modern yüksek performansın büyüsüne kapılmak hiç zor değil. Dümen suyu kıç tarafta yayılır ve su kanatları şarkılar söylemeye başlarken dümen çok daha doğrudan ve hızlı tepki veren bir hâl alır. Sürat artar, teknenin hareketleri sertleşir ve mürettebatın hissedilen rüzgâr yön ve süratinin başa doğru ilerleyişine yanıt vermesiyle yelkenler trim ister.
Başbodoslama dalgaları geriye kayarken sürat artışı devam eder ve bu noktada seyir sarhoşluk yaratan bir keyfe dönüşür.

Kim böyle bir şeyden hoşlanmaz? Ayağınızı sağlam bastığınız ve sinirlerinize hakim olduğunuz sürece, eskinin tumba kavançaları sırasında yaşanan metronom hareketinin stresine kıyasla artık kavançalar bile çok daha eğlencelidir. Ancak yokuş aşağı iki haneli süratler sporumuzun formunu değiştirse de tüm bunların genelde bir bedeli vardır. Yüksek süratler ve şık görünüm peşinde koşmak bazen işe yaramayabilir. Doğrultma momenti yetersiz ve mürettebatın en çok bir keskin bıçak kadar konforlu vardavelalar üzerinden iki büklüm küpeştelerden sarkmasını gerektiren bir tekneyle yokuş çıkmak orantısız bir mücadele haline gelebilir. Kimse küpeştede oturmaktan hoşlanmaz, değil mi?

Yüksek performanslı tekneler ayrıca oldukça ıslaktır. Güvertede bununla karşılaşmak normal olsa da, rüzgâraltı şamandırası yolunda kızakla ilerlerken ayak bileklerinize kadar su içinde olmak çok hoşunuza gitmeyebilir. Orsa seyri çok da hızlı değildir. Yüksek performans yarış teknelerinin su alması çok sık yaşanan bir olaydır. Doğrudan yaşam mahallerine açılan deliklerin yaygınlaşması şık görünümlü bir tekne yaratabilir ancak bu aynı zamanda bir kevgir kadar su geçirmez bir gövde ve güverte yaratır. Bu benim nazarımda daima kabul edilemez olmuştur. Tüm bunları söylememin nedeni çarpıcı modern çizgilere sahip, şeytanice hızlı görünen ve merakla beklenen Club Swan 36 ’nın tam da bu kategoriye düşeceğini öngörmenin kolay olması. Sonuçta bu fütürist, saldırgan stile sahip bir makine ve onu yaratan ekibe baktığınızda bu çok da şaşırtıcı değil.

Firmanın başkan yardımcısı Enrico Chieffi’nin yeni modelin Juan Kouyoumdjian tarafından tasarlanacağını duyurduğu andan itibaren Nautor’s Swan ’ın yeni cep roketinin radikal bir tekne olacağı çok netti. Ancak Juan K. bile tüm beğenileri tek başına hak etmiyor. Bu yeni tasarım tanınmış yarış yetenekleri, başmühendis olarak ekibe alınan yapısal guru Giovanni Belgrano ve armayı geliştiren aerodinamik uzmanı Herve Devaux’nun ortak ürünü. Daha yelken planı tanıtım karalamaları aşamasında bile bir 49’er armasından ölçekle büyütülmüş gibi görünen arma sabit salmalı bir tekne için çok radikal.

Aslında bu zayıf, yüksek eğimli ve büyük oranda ön bükümlü direğin genel stili gerek Chieffi, gerek Kouyoumdjian’ın çok deneyimli olduğu Olimpik Star’ın armasından çok şey almış. İkisi de direk kontrolünün Star’ın anayelkeninin gücünde ne kadar etkili olduğunu çok iyi bildiklerinden aynı detaylardan bazılarını ClubSwan 36 ’da kullanmak istemişler. Zayıf, yüksek en/boy oranlı salma ve zaten çok etkileyici olan bir yelken makinesine yeni bir dişli grubu sağlamanın alışılmadık ve sanatsal yolu olan dev tek C-kanat ile su hattının altı daha da aşırı. Tüm bunların yanında dikkatimizi çeken en önemli özelliklerinden biri güverte yerleşimi ve serpintiyi bir buhar huzmesi halinde püskürtürken güverte altında kuru kalabilen bir tekne oluşu. Yeni Swan, gelişmiş fikirleri pratik detaylarla birleştiren bir tekne.

ClubSwan 36

OYUNUN KURALLARI

Son birkaç yıl içinde Nautor’s Swan modern yüksek performans ile gezi konforunu bir araya getirmeye çalışmaktan vazgeçme yolunda ilerliyor. Bunun yerine, seri modern tasarımlarla yarış ve gezi şeklinde kutuplaşarak birbirlerine ödün vermeden kendi pazarlarıyla meşgul olmayı seçiyor. Yarış cephesinde bu durum ClubSwan 50 ile görülebiliyor. İlk kez 2016 yılında suya inen bu 50ft sınıf yarışçısı tekne sahibinin dümende olduğu sahnelerde tavizsiz bir yarışçı olarak boy gösteriyor.

Modeli firmanın 17 yıl önce suya indirdiği şık yarışçı hatlarına sahip olduğu halde tam donatılmış iç mekânlarla gelen ClubSwan 45 ile sergilediği yaklaşımla kıyasladığınızda bugün konseptten ödün verilmediğini açıkça görüyorsunuz. Aynı görünüm 2006 yılında denize kavuşan ClubSwan 42 üzerinde de mevcut. Her iki tekne de pazarda oldukça beğeni kazanmıştı ancak oyunu geliştirmenin zamanı gelmişe benziyor. ClubSwan 36, 50’nin mantıksızlığa yer vermeyen yaklaşımını daha da ileriye taşıyor. Öncelikle 36, ClubSwan filosunun tekne sahibi/serdümen prensiplerine sadık kalıyor. Amatör ve profesyonellerin bir araya geldiği karma ekipler düşünülerek sınıf kurallarında en çok üç profesyonele izin veriliyor. Bir yüksek performans sınıf teknesi olarak tasarlanan model, Fast 40+ Ran ve daha güncel Alex Thomson’un Imoca 60’ı Hugo Boss gibi teknelerin radikal stillerine paralel gövde ve güverte çizgileri taşıyor.

Minimum eğimler ve kıça uzanan düz çizgileri ve kıç bölümde keskin çenesiyle form stabilitesini yükseltmeyi, orsa ve pupa seyirlerinde daha yüksek bir güç yaratmayı amaçlıyor. Baş güvertede köşesi alınmış küpeşteleri ağırlıktan tasarruf sağlıyor, ağırlık merkezini aşağı çekiyor ve rüzgâra gösterilen alanı azaltıyor. Sığ ve açık havuzluk bu tip bir tekneden beklenen özelliklere sahip bir alan; giriş asimetrik, kontrol alanı TP52’ye benzer ve tüm kontrol halatları doğru bir planla donatılmış. Arma görünüşte geriye açılı tek gurcata ve küpeştelere inen rotlarla oldukça sade. Buna karşın, gelişmiş karbon direk sadeliği tehlikeye atıyor. Konsept yüksek alanlı yelken planının daha kolay kontrolünü sağlamak üzere eğimi yeterince değiştirilebildiği gibi kolaylıkla ve emniyetle kullanılabilen kesirli armalı bir direk üzerine kurulu. Bunun için PBO hareketli kıç istralyalar ve yönlendiriciler kullanılıyor. İlginç olan, ıskaçanın mevcut eğiklik ve büküm yelpazesini geliştirmek için güvertede olması, böylece güverte altının daha kuru kalması da kolaylaşıyor.

Yelken planına gelince, yelken üreticisi seçimi açık bırakılmış ancak tasarım ve yelken sayısı konusunda kesin kısıtlamalar var. Bu yeni tasarımın gerçek odağında ekler bulunuyor. 2.75 metrelik çok narin 1163kg CNC ile işlenmiş çelik salma ve kurşun torpido yüzde 47 gibi inanılmaz bir balast oranı yaratırken yenilikçi C kanat asıl dikkat çeken parçası oluyor.

KANATLAR ÜZERİNDE BİR KUĞU

Sade bir anlatımla 36, hem yanal hem de dikey kuvvetler yaratmak üzere farklı derinliklere indirilebilen bir çift eğimli daggerboard’a sahip. Asıl fark ise birbirlerinden ayrı çalışmaları yerine, sistemde tekne içindeki su geçirmez bir yuva içinde hareket eden tek bir büyük dairesel kanat kullanılması. Bu dahice buluş iki farklı aşağı ve yukarı kontrol seti yerini alıyor ve board’un kullanımını kolaylaştırıyor.

Geniş anlamda, kanat iki bölgede görev alıyor. Orsa seyrinde Nautor’s Swan kanadın belli koşullarda negatif sürüklenme yaratabildiğini belirtiyor. Rüzgâraltına seyirde kanat 14kt tekne süratinde 1.2 tona kadar ulaşabilen kaldırma kuvveti yaratıyor. Bu sayede ilave güç üretilirken kayışa geçiş kolaylaşıyor. Test gününde şartlar tercih edeceğimizden çok daha hafif ancak 8-9kt gerçek rüzgârda hâlâ asimetrikle 120 derece gerçek açıda 11-12kt süratler görebiliyoruz. Bekleyeceğiniz gibi, böyle hafif bir rüzgârda biraz daha yüksek seyretmek sürati artırmak adına çok işe yaramıyor fakat sonuna kadar gidildiğinde kanatların Swan’ın broşa girmesini nasıl engellediği görülüyor. Bunun yerine, 110 derece gerçek açıda ve küçük sağanaklar geldikçe tekne sadece biraz daha yatıyor ve orsaya kaçmaya çalışmıyor. Bu biraz akademik bir egzersiz olabilir ama modelin hangi yelkende ne kadar farklı olduğunu anlamamızı sağlıyor. Daha normal açılarda hafif ancak değişken bir rüzgârda seyirde, teknenin hissedilen rüzgâr konusundaki başarısı ile çok gövdelilerle birçok ortak yönü olduğu çok açık. Yalnızca 3140kg deplasmanı ve orsada 93.5m² ve pupada 193m² yelken alanıyla, yelken alanı/deplasman oranı sırasıyla 44 ve 92 olunca dümenin verdiği his çok gelişebiliyor.

Böyle güçlü bir performans oranı sabit salmalı deplasman teknelerinde gelen bazı tekne sahibi-kaptan kullanıcıları farklı bir stille yelken yapmak zorunda bırakacak. Hissedilen rüzgâr açısı ve sürat üzerinden yelken yapmak daha çok hareketli salma sınıflarına özel bir numara. Üstelik “C” kanat getirdiği ilave gereklerle bir profesyonelin alışması için bile bir süre gerektirecek.

Profesyonellerle bu ana kadar neler algıladıklarını konuştuğumuzda C-kanadın rüzgâraltına kaldırma sağlama için ne kadar kullanılacağına karar verilirken yatma açısının ilginç ve yeni bir boyut oluşturacağı sonucuna varıyoruz. Beneteau’nun kanatları vasatta olan Figaro 3’ünün aksine, kanatların çalışma açısı için bir ayar yok, bu en iyi kaldırma kuvvetini bulma hesaplarına tekne süratinin de katılması anlamına geliyor. Bunun sonucunda ise kanadın ne kadar indirileceği bulunabiliyor. Sonuçta, herkesin yeni bir yelken stilini öğrenmesi gerekeceği anlaşılıyor. Bildiğimiz tek şey, 36’nın 140-145 derece gerçek rüzgâr açısında 13kt rüzgâr süratinden itibaren kayışa geçebildiği. Rüzgâr 18kt seviyesini aştığında kanatlar daha verimli çalışmaya başladığından tekne tam da bir yüksek performanslı hareketli salma teknesinden bekleyeceğiniz gibi daha yüksek seyretmekten hoşlanıyor. Bu noktada polar veriler tekne süratinin 20kt üzerinde olduğunu gösteriyor.
ClubSwan 36

AKILLI YERLEŞİM PLANI

Rakamları bir kenara bırakırsak, model dümen tutmak için çok konforlu ve emniyetli bir tekne. Doğru oranlanmış yan güverteler, iyi bir ayak desteği ve çok etkin ve toleranslı SeaDek kaymaz sistemi test teknesini manevralar sırasında güvenle hareket edilebilecek bir platforma dönüştürüyor. Kontrol halatlarının yerleşimi teknenin altı kişilik mürettebatla kolayca idare edilmesi için çok iyi planlanmış. Favori özellikler arasında güvertenin yerinden çıkarılabilen bölümleri de var, bunlar yerlerindeyken neta bir görüntü ve halatlardan kurtulmuş bir güverte sağlıyor. Ve güvertede hiçbir delik yok, böylece tekne alt ya da üst bölümlerinden sular geçmesinden etkilenmiyor.

Kaldırıldıklarında, güverte panelleri tüm güverte kontrol halatlarını ortaya çıkarıyor ve tüm makaralar ve yönlendiricilere kolay erişim sağlanıyor. Hatta karbon fiber cıvadra bile zarif bir güverte parçasının altındaki oyuntusunda taşınıyor. Velcro bağlantılar güverteyi yerinde tutmaya uygun bir malzeme olmayabilir ancak bu popüler bağlantı elemanının özel versiyonu epey işe yarıyor gibi görünüyor. Sınırları zorlamayı amaçlayan bir tasarım için ClubSwan yapısal anlamda alçakgönüllü bir tekne. Gövde karbon takviyelerle güçlendirilmiş E-glass epoksi infüzyonu ile inşa edilmiş. Diğer yapısal elemanlar da gövdeye vakum altında bağlanmadan önce ayrı bir yerde infüzyonla üretilip kürlenmiş. Tam anlamda bir yarış teknesinden umulacağı gibi, bir Mini Transat yelkencisi olmanız dışında, tüm yaşam yerleri olabildiğince sade ve 36ft için biraz sıkışık. Ancak her iki tarafta açıkdeniz yarışları ve transferler için birer yatak bulunuyor.

Bunun dışında makine opsiyonları 10.3kW Nanni dizel veya standart deniz tipi lityum-iyon akülerden yüzde 70 daha fazla güç ve yüzde 50 daha fazla ömre sahip BMW’den alınmış lityum akülerle beslenen bir Torqeedo Cruise elektrik motoru. Yarış konumunda, şaft ve üç sabit kanatlı pervane gövde içine çekiliyor. Yarış dışı yelken seyirlerinde dönen pervane, aküleri şarj ediyor. Elektrik seçeneği ayrıca teknesini römorkla taşımak isteyenlere de bir avantaj sağlıyor. Tekneyi Avrupa standardı sınırı altına indirmek için 60 derece yatırmak gerekiyor. Dizel makineyle yağ ve yakıtın boşaltılması gerekirken elektrikli motorda bu sorun ortadan kalkıyor. Bu yarış teknesinin suda yönetiminin çok iyi düşünülmüş olması yanında, karada hareketleri için de zaman harcanmış.

ClubSwan 36 - Arma

KARAR

Modelin sahneye çıkışı pek kolay olmadı. Birkaç ertelemeden sonra ClubSwan 36 ortaya çıktı. Bu bile rıhtımlarda projenin aşırı iddialı olup olmadığı konusunda bol dedikoduya neden oldu. Fakat tekneyi karşınızda görüp onunla yelken yaptığınızda detayların çözülmesi için çok zaman harcanmış yenilikçi bir tekneyle karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Bazı yönlerden C-kanat kullanımı bir kumar, ne kazanılacağı ise henüz tam bilinmiyor. Bunun işe yarayıp yaramadığını ancak yarış parkurunda zamanla görebileceğiz. Bir Grand Prix yarışçısının evrimiyle mütevazı bir adım daha kolay ve muhtemelen güvenli bir kumar olabilirdi. Projenin yola çıkış amacı bu değil ve bu anlamda Nautor’s Swan yarış oyununu bir üst boyuta taşıma amacını çok etkili bir şekilde ortaya koymuş oldu.

Firmanın sahnede uzun yıllar kalabilen tekneler üretme konusundaki ünü düşünüldüğünde, birçok tekne sahibinin 36’yı tercih edeceğini düşünüyoruz. Biz, 36’dan çok hoşlandık. Teknede zaman geçirdikçe detayların değeri daha iyi görülüyor. Bu bizim “mutlaka test edilmeli” listemizde uzun süredir yer alan bir tekneydi ve şimdi de “mutlaka yarışılmalı” listemize girmiş bulunuyor.
İLETİŞİM: topleisure.com

ClubSwan 36 test yazısı Mart 2020 sayımızda yayınlanmıştır.

Mart sayımıza Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasıyla hızlı ve kolayca ulaşabilirsiniz..