Dümende siz olsanız?

Dümende siz olsanız?

Bugüne dek sayısız tekne sattılar, sayısız insanı denizle buluşturdular. Peki onlar dümene geçtiğinde nereye gidiyor? Türkiye yat sektörünün önemli isimlerine kaçış noktalarını, gizli koylarını sorduk…

Hazırlayan: Zeynep Yayınoğlu

En çok ziyaret ettiğimiz koylardan biri de Pabuç Koyu
En çok ziyaret ettiğimiz koylardan biri de Pabuç Koyu

 

Murat Bekiroğlu – Trio Deniz

Gökova’yı ve İngiliz Limanı’nı rahmetli Sadun Boro Ağabeyimiz sayesinde tanıdık ve sevdik. Benim bildiğim en sempatik, en sahici ve en önemlisi en korunaklı koylardan bir tanesi. Restoranlarda lezzet ve hizmet çok iyi. Standart menü dışında bizim için oğlak bile yaptıkları oldu. Bunların yanı sıra fiyatlar da hâlâ uygun. Daha çok kabuklu deniz canlısı yemek ve biraz da güney sahillerimizin yoğunluğundan kaçmak istediğimizde Symi’ye gidiyoruz. Sakin ve otantik ada hayatı bize çok iyi geliyor. Yediğimiz, içtiğimizin kalitesi ve bolluğuna göre verdiğimiz hesap Türkiye’nin popüler yerleriyle karşılaştırınca gülünç kalıyor…

Bodrum’a yakınlığı ve suyunun berraklığı sebebiyle en çok ziyaret ettiğimiz koylardan biri de Pabuç Koyu. Burada ailece wake-board ve su kayağı yapmayı çok seviyoruz. Pabuç’un suyu her zaman dalgasız ve bu tür sporlara uygun oluyor.

Sezon başı ve sezon sonu Göbün’ün ızgara balığı olmazsa olmazlarım arasında.
Sezon başı ve sezon sonu Göbün’ün ızgara balığı olmazsa olmazlarım arasında.

Ömer Malaz – Numarine

Tekne deyince aklıma ilk Göcek geliyor. Sezon başı ve sezon sonu Göbün’ün ızgara balığı olmazsa olmazlarım arasında. Geçen hafta 55 yıldır Florida’da tekne servis ve brokerlik yapan bir firma sahibi geldi. Göcek’in yeşiline, sükunetine, denizine hayran kaldı. En önemlisi de Florida standartlarında rutubetsiz olması elbette. Bunun haricinde Bozburun ve tabii Bozburun Yacht Club inanılmaz güzel ve kaliteli bir destinasyon olarak aklıma geliyor. Benim gönlümde ayrı bir yeri olan yerlerden biri ise Poliagos. Biraz uzak olsa da inanılmaz bir yer. Milos’un hemen yanındaki adaya her sene en az bir iki defa gidiyorum. Fotoğrafta gördüğünüz koyda ne telefon çeker, ne de internet. İnsan da yok aslına bakarsanız. Ama bol bol keçi görebilirsiniz. Böyle bir denizi ben hiçbir yerde görmedim. Ponza taşı madeni bulunan bu adanın sahilleri bembeyaz kum. 15-20 m derinlik cam gibi gözüküyor, Hong Kong’a teslim ettiğim eski turuncu 78 HT teknemle bu koyda sayısız gece geçirdik.

En sevdiğim koyların başında Hisarönü Körfezi’nin güney girişindeki Dirsek Bükü gelir.
En sevdiğim koyların başında Hisarönü Körfezi’nin güney girişindeki Dirsek Bükü gelir.

Murat Soydaş – Karina Yatçılık

En sevdiğim koyların başında Hisarönü Körfezi’nin güney girişindeki Dirsek Bükü gelir. Her yerden biraz uzak olması ve arabayla ulaşılamaması sayesinde hiç bozulmayan bu sakin koyun karanlık gecelerinde samanyolunu seyretmeye doyamam. Bu gecelerde sessizlik öylesine büyüleyicidir ki, havuzluklarında oturanlar bırakın gürültü yapmayı fısıldayarak konuşurlar. Koydaki restoranın yemekleri ve dost canlısı işletmecileri de uzun yıllardır hep aynıdır. Yazın kalabalık günlerinde sayısız tekneyi ağırlamasına rağmen deniz suyunun berraklığı eşsizdir. Gönderdiğim fotoğrafları koyun tepelerinden birine çıkıp kendim çekmiştim. Az bir tırmanışla koyun çevresindeki sayısız tepenin ve Hisarönü Körfezi’nin eşsiz panoramasını seyredersiniz.

İkinci favorim, Ölüdeniz’in batısındaki Gemile koyunda bulunan Gemiler adasıdır. Adayla anakara arasındaki derin kanala zincirimi uzun döşeyip, ada kıyısındaki antik kalıntılara zarar vermeden kıç halatımı bir taşa bağlarım. Zeytin ağaçları arasına serpilmiş kilise, sarnıç, tünel kalıntılarıyla süslü adanın tepesindeki fenere çıkıp oradan güneşin batışını seyretmek çok keyiflidir, yazın biraz kalabalık olsa da. Teknede oturup kalıntıları seyrederken, bin beş yüz yıl önce orada yaşayanların neler yaptığını düşünürüm. Garip bir duygusu vardır Gemiler Adası’nın, tıpkı anakarasının hemen içlerinde bulunan terkedilmiş Kayaköy gibi, fani olduğunu hatırlatır insana.

Sade Cunda’da kahvaltı yapmadan ve mükemmel kahvelerinden içmeden adadan ayrılmak olmaz.
Sade Cunda’da kahvaltı yapmadan ve mükemmel kahvelerinden içmeden adadan ayrılmak olmaz.

Hakan Oral – Boranova Denizcilik

Eşimle birlikte birkaç ay önce aldığımız 40 feet yelkenli teknemizle haziranın başından bu yana seyirdeyiz. Bu seyir esnasında favori yerlerimizi keşfetme şansımız da oldu. Cunda’da adanın balıkçı kooperatifinin işlettiği küçük iç limana bağlandık. Cunda adasına girişte sığlıklara dikkat ederek seyir emniyeti için yerleştirilmiş şamandıraları izlemekte büyük fayda var. Ada zaten küçük bir liman, balık restoranlarının hepsi güzel ama Sade Cunda’da kahvaltı yapmadan ve mükemmel kahvelerinden içmeden adadan ayrılmak olmaz. Cunda’yı takiben sert havada Midilli Adası’nın güney doğusunda Avlonas koyuna demirledik. Sakin ve tertemiz bir koy. Balıkçılardan aldığımız karagöz ve sargozu kendimiz pişirdik ki bu da ayrı bir keyif. Bir de Patmos adası merkezindeki marinaya demirledik. Adanın bizce en özel yanı Lahti’deki Panthelis restoranda yiyebileceğiniz böcekler. Müthişler.

Gitmeyi en sevdiğim yerlerden biri Leros Adası.
Gitmeyi en sevdiğim yerlerden biri Leros Adası.

Vedat Tezman – Tezmarin

Gitmeyi en sevdiğim yerlerden biri Leros Adası. Bodrum kıyılarına yakın olsa da yatçılar haricinde pek misafiri olmuyor buranın. Adada Mama Veta ve Aloni restoranları favori mekanlarım arasında. Denize rahatlıkla girebildiğiniz, kolayca demirlenebildiğiniz, sıcak, samimi ve çok maliyet gerektirmeyen yerlerden biri. Bir diğeri ise Türkiye’de “Benim köyüm” dediğim Fethiye-Göcek’teki Boynuzbükü Koyu. İnsanlar hayatlarında bir kere de olsa bu koyda gün doğumu ve batımını izlemeliler.

 

Her sene mutlaka uğradığım çok sayıda yerin başında kuşkusuz Knidos geliyor.
Her sene mutlaka uğradığım çok sayıda yerin başında kuşkusuz Knidos geliyor.

Ahmet Ecmel Yorgancı – X Yachts

18 yaşında, muhteşem güzel, klasik bir X-482’ye sahip olmama rağmen 2015’de eşimle sadece 10 gün seyir yapabildim. 2016’da henüz palamar bile çözemedik. Umarım bu yaz şeytanın bacağını kırarım. Buna rağmen Türkiye kıyılarında gitmeyi en çok sevdiğim ve her sene mutlaka uğradığım çok sayıda yerin başında kuşkusuz Knidos geliyor. Gastronomi ve arkeolojinin mükemmel bileşkesini oluşturan Knidos günün her saatinde ziyaretçiye başka bir perspektif sunuyor. Afrodit heykelinin orijinal mabedinin bulunduğu yer olduğu iddia edilen konumdan güneşin batışını izlemek insanı 2500 yıl öncesine taşıyıp şehrin ticari ve askeri limanlarını ve o zamanki yaşamı hayal etmeye itiyor.

Yelken seyirlerimde beni en çok etkileyen Akdeniz’in diğer ucundaki başka bir yer ise Palma de Mallorca’nın 27 mil güneyindeki Cabrera (keçi) takım adaları. Sadece önceden rezervasyon ve özel izinle gidilebilen ve demir atmanın bile yasak olduğu ana adanın koyuna giriş yaptığınızda size tahsis edilmiş olan numaralı tonoza bağlanmak zorundasınız. Dünya mirası olarak koruma altındaki bu ekolojik milli parkta balık avlamanın yasak olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Ancak şnorkel dalışlarında su altındaki muhteşem balıklar ve keza karaya çıktığınızda gördüğünüz andemik bitki örtüsü ile kuş çeşitleri nefes kesici. Ana adanın dar bir boğazdan girilen Bozukkale benzeri koyuna giriş yaparken doğu kıyısındaki zirveye konuşlanmış ortaçağ kalesi de buranın eskiden ne kadar önemli stratejik bir konum olduğunu gösteriyor. Bir gün Palma’ya doğru seyir yapacak olursanız mutlaka önceden internet üzerinden rezervasyon yaparak bir iki günü Cabrera’ya ayırmanızı tavsiye ederim.

Halit Yukay - Mazu Yachts

Halit Yukay – Mazu Yachts

En sevdiğim koylardan ilki Yunanistan’ın Hydra Adası’ndaki Molos Koyu. Koya yalnızca deniz taksi ya da özel teknenizle ulaşabiliyorsunuz çünkü adada ulaşım için taşıt yok. Adanın batı yakasındaki bu koy inanılmaz bir kumsala sahip. Adalıların işlettiği bir balık tavernası var ki mutlaka gidilmeli.
Bir diğer favorim ise Göcek Hamam Koyu. Bu koyda Helenik çağdan kalma Kleopatra’nın hamam harabesi var. Koy da zaten adını bu harabeden alıyor. Koyun en dipteki korunaklı kısmında çok güzel bir balık restoranı bulunuyor. Teknenizi bağlamak için çok da muntazam ve kaliteli bir iskelesi de var. Sonuncusu ise Marmaris Amos Koyu. Marmaris’ten Ege’ye çıkarken sancağınızda kalan bu küçük koy inanılmaz bir denize sahip.

Son yıllarda yelken ve deniz tatilleri için benim favori bölgem Yeşilova Körfezi oldu.
Son yıllarda yelken ve deniz tatilleri için benim favori bölgem Yeşilova Körfezi oldu.

İskender Akbaş – Top Leisure

Sekiz senedir Marmaris’te yaşayan ve tüm sahillerimizi de yıllardır bilen biri olarak bu soruya cevap vermek pek de kolay değil. Son yıllarda yelken ve deniz tatilleri için benim favori bölgem Yeşilova Körfezi oldu. Bodrum-Marmaris hattında mavi tur yapmakta olan gulet ve yurt dışı menşeili Bare Boat charter yapan firmaları her ne hikmetse bu körfeze pek girmez, durmazlardı son yıllara kadar.
Biz de özellikle eylül-ekim aylarında Söğüt Limanı’nın, Bozburun Limanı’nın ve hatta Simi’nin güneyindeki plajlarla bizim sahildeki ufak tefek hatta bazen çok da emniyetli olmayan demir alanlarının keyfini sürerdik. Güzel de balık yapardı bu körfez. Lamba kayıkları gelip buraları mahvetmeden önce. Hep geçmiş zaman kullanıyorum maalesef. Zira artık bu körfezimiz de oldukça değişti. Tekne trafiği oldukça arttı ve bir de üstüne son yıllarda yaşanan göçmen trajedisi eklendi. Yine de, hâlâ her fırsatta kaçtığım, ziyaret ettiğim ve çok keyif aldığım Yeşilova Körfezi’ni favori mekanım olarak seçebilirim.

Dış Göbün hava durumuna göre muhteşem bir denize sahip, ufak teknelerin girebileceği, doğallığı bozulmamış yerlerden biri.
Dış Göbün hava durumuna göre muhteşem bir denize sahip, ufak teknelerin girebileceği, doğallığı bozulmamış yerlerden biri.

Rupen Meyhanecioğlu – Deniz Yatçılık

25 senedir denizdeyim. Yunan adalarında, Hırvatistan kıyılarında, Sicilya ve kuzeyinde sevdiğim birçok yer olmasına rağmen favori koylar için Türkiye’den birkaç yer söylemeyi tercih ederim. Benim favori bölgem Fethiye Bodrum arası. Bu bölgede de en çok Göcek ve Hisarönü diyebiliriz. Göcek kendi başına bir dünya. Hisarönü de geleceğin Göcek’i olacak bence. Ben Göcek koylarına ilk 1980’lerde gitmiştim ve o zamandan beri de buranın aşığıyım. Tabii o günden bu yana çok değişti. Elbette 80’lerdeki gibi değil. Ama Göcek kirlendi, bitti gibi konuşmalara katılmıyorum.

Son senelerde Göcek suları çok temizlendi. Özellikle Yassıcalar’dan sonra deniz çok temiz ve keyifli. Boynuz Bükü koyu en sevdiğim yerlerden. Ali ve Ferhat’ın Restoranı, bu bölgenin en temiz mutfağını sunuyor. Patatesli İtalyan usulü ahtapotunu mutlaka deneyin. Koyda spor yapmak için de çok olanak var. Voleybol, masa tenisi oynayabiliyor, muhteşem manzaraya karşı uzun ve keyifli yürüyüşler yapabiliyorsunuz.

Sıralıbük’te Martin Burnu, dışardan görünmeyen ufak bir koy. Gizli bir hazine gibi. Yazın günlük tur teknelerinin uğrak yeri olduğu için çok kalabalık oluyor ama sezon haricinde mutlaka gidilmesi gereken yerlerden biri. Özellikle gecelemek için tavsiye ederim.

Dış Göbün hava durumuna göre muhteşem bir denize sahip, ufak teknelerin girebileceği, doğallığı bozulmamış yerlerden biri. Bozukkale de yine aynı şekilde hem denizi hem de koydaki restoranlarıyla sevdiğim yerlerden biri. Ben koyun en dibindeki Loryma restoranda demirliyorum. Servisi ve iskelesi çok güzel.

Hisarönü’ne geçmeden önce medeniyete uğramak isterseniz Bozburun’a uğramak doğru bir seçim olabilir. Bozburun’da birçok restoran seçeneğiniz var ancak bence en iyisi Yacht Club. Hayatınızda en az bir kez burada güneşin batışını izlemenizi öneririm.

Bozburun’un içinde Cumali’nin kavurmasını yemeyi de unutmayın, hatta porsiyonlar halinde alıp buzluğa atmak bir seçenek. Sonra teknede de yiyebiliyorsunuz. Bozburun’un içinde ise Move Meyhane çok değişik ve keyifli bir ambians sunuyor. Güven’in mutfağı ve dostluğu hayatta çok sık rastlanan cinsten değil.

Bozburun’dan Hisarönü’ne giderken en severek demirlediğimiz koylardan biri de Dirsek Bükü. Bence bölgenin en müthiş koyu diyebiliriz. Tek restoran Ali Rıza ve Levent’in süper mekanı. Burada kalamar bacağı yemeden dönmeyin. Adaların içinden Selimiye’ye doğru giderken bakir koylar görebilirsiniz. Girneyit koyu, özellikle tekneniz ve doğayla başbaşa kalmak için muhteşem. Selimiye’den hemen karşıya geçtiğinizde ise Dmaris. İstanbul’u özlediğinizde gidebileceğiniz, bildiğiniz restoranlarda yemek yiyebileceğiniz bir yer. Hemen karşısındaki Karasüleyman Bükü de kırmızı kayalarıyla kendinizi Nevada’da hissedebileceğiniz eşsiz bir yer.

Dergimize Abonelik Merkezi web sitesinden hızlı ve kolayca abone olabilirsiniz.