Dünyanın en iyi dalış noktaları

Dünyanın en iyi dalış noktaları

Köpekbalıkları ve vatozlarla dalmak, dünyanın sayılı dalış noktalarını ziyaret etmek, buralarda fotoğraf çekmek, dünyaca ünlü batıkların etrafında yüzmek, gece dalışları yapmak istiyorsanız sizler için detaylı bir dalış rehberi hazırladık. Dünyanın en iyi dalış noktalarını Zeynep Yayınoğlu yazdı.

Yazı: Zeynep YAYINOĞLU

Dünyevi her şeyin bir sonu varken burada her şey sonsuz bir keşif dünyası gibi. Doğanın belki de insandan yana tasarruf etmek için bir hazine gibi sakladığı sualtı dünyasının olağanüstülüğü bu gizeminde saklı. Henüz tanışmadıysanız bu bir hatırlatma. Ömrünüzü, bir dalış deneyimlemeden tamamlamayın.

Kızıldeniz – Thistlegorm

Dalış Türü: Batık Dalışı
İdeal Zaman: Mart – Mayıs / Eylül – Kasım

Kızıldeniz – Mısır

Sharm El-Sheikh bölgesindeki Thistlegorm batığı hem hikayesi hem de Kızıldeniz’in muhteşem doğasıyla dünyanın en popüler dalış noktalarından biri. 32 metre derinlikte yatan batık, 6 Ekim 1941 yılında Alman uçaklarının saldırısıyla batırılmış SS Thistlegorm buharlı şilebine ait. Kızıldeniz Süveyş Kanalı’nın girişindeki Sha’ab Ali bölgesinde batan geminin hikayesini ortaya çıkaransa 1955 yılında Kaptan Jacques-Yves Cousteau olmuş.

Bölgedeki ilk resmi dalış 1974 yılında yapılsa da 1992 yılında bir grup dalgıcın tesadüfi keşfi olmasa daha uzun yıllar sualtında gizemli bir şekilde yatmaya devam edecekti. Batık, Sharm El-Sheikh’e çok yakın bir mesafede olmadığından dalışlar genelde sabaha karşı 03.00’te teknelerin ayrılmasıyla başlıyor. Tur şirketleri burada masraftan kaçınmayarak yerel lezzetlerle donatılmış mükellef kahvaltılar ikram ediyor. Burada erken giden şanslı, çünkü su daha berrak ve ortalık daha sakin oluyor. Saatler ilerledikçe ortalık deniz canlısından çok dalgıçla doluyor. 130 metreye yakın uzunluktaki bu gemiyi tamamen keşfedebilmek tek bir dalışla mümkün değil.

Önerilen, ilk dalışta batığın çevresini görmeniz. Sadece çevreye yayılmış mühimmatı, lokomotif ve diğer yükleri görmek, batık çevresine yerleşmiş canlıları, gruplar halinde gezen yarasa balıklarını, gizli gizli kendini gösteren timsah balığı, iskorpit ve mürenleri görmeniz bile iki saatten aşağı sürmeyecektir. İkinci dalışlar ise tur şirketlerinin de organizasyonuyla batığın içerisinde ambarlar arasında gerçekleşiyor. Ambarlar arasında ışığı soldan almadığınız sürece kaybolmanız büyük olasılık. Kamyonların içine yüklenmiş motosikletler, yedek lastikler, kablo yığınlarını gördükçe bir savaş müzesinde gezinir gibi hissediyorsunuz.

Kızıldeniz her mevsim dalışa uygun olsa da su sıcaklığı, dalgıç nüfusu ve görüş açıklığı gibi faktörler düşünüldüğünde ideal dönem olarak Mart-Mayıs ve Eylül-Kasım ayları öneriliyor.

Hawai – Kona

Dalış Türü: Gece Dalışı
İdeal Zaman: Eylül – Ocak

Kona- Hawai

Hawai denince aklınıza tropikal kokteyller, muumuu elbiseli kadınlar, sahilde dans eden insanlar geliyor olabilir. Bunlar işin biraz da pazarlama kısmı. Oysa dalış meraklıları için Hawai’nin ayrı bir anlamı var. Dünyanın en geniş volkanik adası olan Big Island, Pasifik Okyanusu’nun en derin mevkiinin üzerinde yükseliyor. Adanın batı yakasında bulunan Kona ise yüzlerce kilometre öteden Büyük Okyanus’u bile kabartan kuzey ve güneydoğu Pasifik fırtınalarından bile etkilenmiyor.

Batıdan gelen dalgalar da Oahu, Kauai ve Maui gibi diğer Hawai adaları tarafından engelleniyor. Bu da Kona’yı yılın büyük bölümünde tüplü dalış için ideal bir nokta haline getiriyor. Bunun yanı sıra Kona çevresi dipteki keskin kayalar ve derin çukurlar sayesinde kum oluşmasına çok izin vermiyor. Dolayısıyla sualtı görüşü çevresindeki adalara nazaran çok daha iyi. Ortalama bir günde 40-80 ft arasında bir görüşü var. Sualtındaki kemerleri, mağaraları sayesinde zaten ilgi çekiciyken bir de en gösterişli ve en merak edilen deniz canlıları bir arada yaşıyor.

Kambur balinalar, çekiç kafalılar, manta vatozların yanı sıra küçük yılan balıkları, resif hayvanlarıyla birlikte yüzmenin ayrıcalığı burada sıradan bile kalıyor. Hawai, resif balıklarının yüzde 30’undan fazlasının bu bölgede yaşamasıyla dünyadaki en yüksek endemik oranına sahip bölge. Bu yüzden birçok dalış için uygun ancak burada en sık yapılan manta vatozlarıyla birlikte yapılan gece dalışı.

Deniz şeytanı da denilen bu dev vatozların arasında yüzme fikrini korkutucu buluyor olabilirsiniz. Yalnız değilsiniz, manta vatozları tarihte uzun süre korkulan ve hatta bu korku dolayısıyla tapılan da bir hayvandı. 70’lerin sonlarında dalış profesyonellerinin de bilgilendirmesiyle ne kadar insancıl oldukları ortaya çıktı. Şimdilerde dünyanın her yanından binlerce turist her yıl bu korunmaya muhtaç canlıları görmek ve onlarla yüzmek için buraya geliyor.

Meksika – Tulum

Dalış Türü: Mağara dalışı
İdeal Zaman: Mayıs – Kasım

Tulum –  Mexico

Meksika’nın güneyindeki Yucatan Yarımadası, hem sualtı tutkunları hem de egzotik lezzetler arayan turistler için ideal bölge. Belize ve Guatemala’ya komşu olan yarımada, tarihte Mayalar tarafından da cenoteleriyle kutsallaşmış bir alan. Cenote, aslında doğal su obrukları olarak tarif edilebilir ancak Mayalar o dönem açıklayamadıkları için yağmur tanrısı Chaak’ın burada yaşadığına inanıyor ve buradaki suyun bitmemesi için dini törenler düzenliyorlardı. Yerliler arasında hâlâ cenotelerin kutsallığına inananlar var.

Yüzyıllardır okyanustan sızan sular ve yağmurlarla dolan bu yeraltı mağaraları kireçtaşı anakaranın çökmesiyle oluşmuş. Masalsı görüntüsünün yanı sıra dipteki mercan resifleriyle de inanılmaz bir atmosferi var. Aynı zamanda Orta Amerika’ya özgü ciklet balıkları, nilüferler, yelken kuyruklu moli balıkları görülebiliyor. Tabi sualtı mağaralarının büyüsüne kapılmışken gözünüz canlı görürse… Zira fantastik bir filme düşmüş gibi de hissedebilirsiniz.

Küçük melek anlamına gelen Cenote Angelita’nın 30 metre derinliğindeki haloklin adlı gaz tabakası ilk kez görenler için dudak uçuklatan bir gizeme sahip. Maya dilinde beyaz mağara anlamına gelen Sas Actun ise dünyanın en uzun yeraltı mağarası. Quintana Roo bölgesinin en derin cenotesi olan Cenote El Pit de hem görüş açısının netliği hem de tabanındaki kemiklerle dalışı ilginçleştiriyor.

Bu bölgeye ilk kez gidecekler için birkaç tüyo olduğunu da hatırlatalım. Örneğin, mutlaka yanınızda nakit para bulundurmanız gerekiyor. Çünkü bazı yerlerde kredi kartı geçmiyor. Dolarla ödeme yapmak yerine Meksika Pezosuyla ödeme yapmak da daha karlı olacaktır. Bir de eğer bölgede tanıdık bir sima ararsanız 2016 yılında Playa del Carmen’e yerleşmiş ve o zamandan beri sayısız dalış yaptırmış Aydın Dinç’le de iletişime geçebilirsiniz. The Cenote Guy adlı kulübüyle her yıl yüzlerce dalışçıyla birlikte yeniden cenoteleri keşfediyor.

Endonezya – Raja Ampat

Dalış Türü: Resif dalışı
İdeal Zaman: Ekim – Nisan

Raja Ampat – Endonezya

Endonezya’nın doğu ucunda bir adalar bölgesi olan Raja Ampat, sualtı dünyasının zenginliğiyle akıllara durgunluk veren cinsten. Bir dalış esnasında en fazla deniz canlısının görülebildiği yer olarak belirlenmiş Raja Ampat, yıl boyunca yaklaşık 31°C civarında bir su sıcaklığına sahip. Dalış kıyafetine ihtiyacınız bile kalmayabilir. Hint-Pasifik Okyanusu’ndaki Mercan Üçgeni’nin kalbinde duran bu bölgenin adı ise Endonezya dilinde dört kral anlamına geliyor. Misool, Salawati, Batanta ve Waigeo adlı dört ana adaya atıfta bulunsa da 1500’den fazla küçük ada olduğunu da hatırlatalım.

Sualtı fotoğrafçılarının favori listesinde olan bölgede, daha önce adını bile duymadığınız köpekbalıklarıyla karşılaşabilirsiniz. Zira yürüyen köpekbalığı da denen Raja Ampat Epaulette, gece dalışlarında karşınıza çıkabilir. Cüce denizatları, papağan balıkları, barramundi gibi birçok nadir deniz canlısıyla da göz göze gelebiliyorsunuz. Akıntı arttığında derinlere baktığınızda ise resif köpekbalıkları size selam verecektir.

Şanslıysanız mavi halkalı ahtapot bile görebilirsiniz. Kendisine uygun bir mesafede kalıp saygı çerçevesinde ilerlerseniz bu deneyim hayatınız boyunca unutamayacağınız bir an olacaktır. Ancak kendisinin dünyanın en ölümcül hayvanlarından biri olduğunu unutmayın. Bu enfes bölgeye ulaşmaksa kuşkusuz o kadar kolay değil. Türkiye’den en az iki aktarmayla ulaşabileceğiniz bölge için uzun bir uçuş süresini gözden çıkarmalısınız.

Karayipler – Bonaire

Dalış Türü: Şnorkel ve tüplü dalış
İdeal Zaman: Aralık – Nisan

Bonaire – Karayipler

Karayipler’in güneyinde, Venezuela’nın 80 km ötesinde bulunan Bonarie, bulunduğu coğrafyanın eşsiz doğasıyla konuklarını büyülerken onu çevreleyen suların altındaki cevheri de çekinmeden sunuyor. Rüzgâr sörfünden dağ bisikletine birçok sporun turizme dönük olarak yapıldığı bu bölgede flamingo tapınağından, 340 bitki ve sayısız kuş türünün görülebildiği Washington Slagbaai Milli Parkı’na görülecek birçok nokta var.

Burası diğer Karayip adaları gibi uçsuz bucaksız sahilleriyle ünlü bir yer değil. Ancak Bonaire’de her şey dalış üzerine kurgulanmış. Mercan resifleriyle çizilmiş sınırını, “Güneşin ve meltemlerin ülkesi” (Tera di Solo y suave biento) sözlerinden oluşan milli marşını düşününce her şey bir yap bozun parçaları gibi görünüyor. Bonaire’in başkenti Kralendijk, yerel dilde “mercan kayalığı” anlamına geliyor. Yaklaşık 3 bin kişilik bir nüfusu olmasına bakmayın, dalış sezonlarında insan trafiği bol oluyor.

1000 Steps, Karpata, çift resif sisteminin en güzel örneklerinden Angel City dalış için en çok tercih edilen bölgeler arasında. Burada mercanların arkasına gizlenmiş yeşil mürenleri, mor anemonların üzerindeki karidesleri rahatlıkla görebilirsiniz. Bölgenin kuşkusuz en ilgi çekici noktalarından biri de 1984’te yüklü miktarda uyuşturucuyla batan Hilma Hooker adındaki geminin batığı. 100 ft derinlikte iki resif arasında yatan bu batıkta dalmak istiyorsanız fenerinizi yanınıza almayı unutmayın.

Palau – Blue Corner

Dalış Türü: Köpekbalığı dalışı
İdeal Zaman: Mart – Nisan

Blue Corner – Palau

2009 yılında dünyanın ilk köpekbalığı barınağı, 2012’de güney lagünüyle Unesco Dünya Mirası ilan edilmesi ve 2015’te de dünyanın en büyük deniz koruma alanı olması boşuna değil. Pasifik’in bu sürprizli ülkesi su altında sunduğu zenginliklerle her dalışçının kalbini çalacak cinsten. Palau’nun açık okyanusa doğru uzanan resif platosu, Blue Corner. Burası başka bir popüler nokta olan Blue Holes’un hemen yanıbaşında.

Normalde çok daha derin sularda yaşayan birçok türün görülebildiği resiflerin üstündeki mağaralara deniyor. Yanındaki Blue Corner ise maruz kaldığı güçlü gelgit akıntıları sebebiyle sualtı dünyasının büyük canlılarını kendine çekiyor. Akıntılar resif duvarına çarptığı yerde oturuyor ve böylece bol miktarda plankton getirerek platonun üzerinden akıyor. Planktonlar da haliyle büyük canlıları çekiyor. Baraküdalar, dev Napolyon balıkları, sürü halinde gezen resif köpekbalıkları adeta bir ordu niteliğinde.

Akıntılar deniz canlıları açısından bereketli ancak bölgede dalışı zorlaştırıyor. Bu yüzden en az 50 dalışı olanların burada dalması öneriliyor. Bir de sabit kalabilmek için resif kancası takmak zorunlu. İyi bir günde 50, kötü bir günde ise 20 köpekbalığını birden görebileceğiniz Blue Corner’da kendinizi bir yere sabitlerseniz karşınızdaki gösteriden de memnun kalırsınız. Bu bölgeye Türkiye’den de tur düzenleyen dalış okulları mevcut. Yıl boyunca dalış keyifli ancak daha fazla köpekbalığı için Mart-Nisan ayları öneriliyor.

Filipinler – Anilao

Dalış Türü: Gece dalışı – makro fotoğrafçılık
İdeal Zaman: Kasım-Aralık / Nisan-Mayıs

Anilao – Filipinler

Anilao, Filipinler’in deniz tavşanı başkenti olarak bilinen Batangas eyaletine bağlı Luzon adasında. Burası sadece zengin resifleri, beklenmedik anlarda karşınıza çıkan canlıları ile sadece dalgıçlar için değil, fotoğrafçılar için de bir cennet. Batangas eyaletindeki tüplü dalış trendi 1970’lerde Mabini’de başladı. O zamanlar dalış merkezi olmadığı gibi bir tatil köyü ve hatta yol bile yoktu. Yeşilliklerle kaplı, denize güzel bir kıyısı olan bir dağdan ibaretti. Zaman içerisinde karşısındaki üç ada, Maricaban, Caban ve Sombrero etrafında dalışlar başladı. Bu bölgedeki dalış mevki de yıllar içerisinde Anilao olarak anılmaya başladı.

Filipinler’deki birçok resif ve batık dalışından önce burada vaftiz olunduğuna inanılıyor. Bu bölgeye turlar düzenlendiği gibi bireysel seyahat organize etmek de mümkün. En yakın havalimanı Manila’daki Ninoy Aquino Havalimanı. Buradan kara transferiyle geçilebiliyor ancak ya önceden rezervasyon yaptırmak ya da araç kiralamak gerekiyor. Anilao’nun sualtı zengin mercan resifleri ve kumlu tabanında ansızın karşınıza çıkan minik yaratıklar olacaktır.

Secret Bay adlı alan, 2000’lerin başında sualtındaki kirliliğe uyum sağlayıp yaşayan küçük yaratıkların keşfiyle öğrenildi. Karides, denizatı, deniz tavşanları, aslan balıkları ve çok daha fazlası var. Anilao İskelesi denen bölge ise özellikle gece dalışı için uygun. Dalış ışığına doğru yüzen solucanlar, karidesleri bekleyin. Ancak neopren başlığınızı unutmayın.

Maricaban ve Caban adaları arasındaki Daryl Laut batığı ise bir zamanlar yüzen bir kumarhane olduğunu görmezden gelirseniz bugünlerde mercanların yuva bulduğu devasa bir kiriş ağı gibi görünüyor. Makro fotoğrafçılık için mükemmel koşullar mevcut. Bir diğer öne çıkan yeri ise İkiz Kayalar. Göz alıcı mercan bahçesi ve türlü balıkla kaplı iki kaya etrafındaki dalışlar genelde buranın yerlisi kaplumbağalar ile gerçekleşiyor.

Karayipler – Büyük Bahama Adası

Dalış Türü: Köpekbalığı dalışı
İdeal Zaman: Kasım-Mayıs

Bimini – Bahamas

Sualtı dünyasının gösterişli çocukları köpekbalıkları ve yunuslarla karşılaşmak için en uygun nokta olarak bilinen Bahamalar, sadece canlılarıyla değil, sığ sulardaki enkazlar, güney kıyısındaki mercan resifleri, fotojenik sualtı mağaralarıyla da meşhur. Bazı resiflere kıyıdan ulaşmak mümkün olsa da dalışların çoğu sürat teknelerinden yapılıyor. Elbette bu teknelerin ekosisteme zarar vermesini engellemek için resifler boyunca geniş bir demirleme sistemi mevcut. Bahamalar aynı zamanda liveaboard açısından da oldukça zengin.

Bilmeyenler için, liveaboard’u kalabalık dalış ekiplerini günlük olarak ziyaret edilemeyen dalış noktalarına götüren yüzer dalış otelleri olarak tanımlayabiliriz. Burada bu tür turlar oldukça yaygın. Çoğunluğu Grand Bahama’dan hareket eden turlar sayesinde çevredeki birçok dalış noktasına ulaşabiliyorsunuz. Bahamalar yıl boyunca sıcak ve güneşli bir iklime sahip. Su sıcaklığı yıl boyu 24°C altına düşmüyor. Bu da koşulları dalışa uygun hale getiriyor. Ancak kasırga ihtimalini düşürmek ve daha kalabalık köpekbalığı gruplarıyla karşılaşmak için Kasım-Mayıs ayları en uygun zaman.

Ekim-Ocak arasında da kaplan köpekbalıklarını Tiger Beach’te, Karayip resif köpekbalıklarını da Shark Junction bölgesinde bulabilirsiniz. Etkileyici kaya oluşumları, 13 metre derinlikteki sert mercanlarla kaplı sualtı tepesi makro fotoğrafçılar için bir cennetken Sea Star adlı kasırga kurbanı balıkçı gemisinin içinde kendi ekosistemini yaratan canlılar da birçok dalgıcın merakla gezinmesini sağlıyor.

Bunun yanı sıra bu bölgede dalış yapmadan önce unutmamanız gereken bazı notlar olduğunu hatırlatalım. Örneğin eğer buraya kadar geldiyseniz mutlaka Shark Junction’da zincir zırh kaplı Unexso ile köpekbalıklarını besleme dalışı yapmadan dönmeyin. Cesaretinizi toplamanızda yarar var. Ancak Bahamaların dalışçıları şımartan bir yanı var. Birçok tesis, dalışçıların geliş saatine yakın açık havada menülerini sunuyor. Güzel calypso dinleyip leziz yemeklerin tadına mutlaka bakın. Ve tabi bu kadar heyecanlı aktivitenin arasında Lucaya Limanı’ndaki dükkanları gezmeyi unutmayın. El yapımı şapka ve çantalarından birini gözünüze kestirdiyseniz ise pazarlık becerilerinizi de yanınıza aldığınızdan emin olun.

Belize – Blue Hole

Dalış Türü: Tüplü dalış
İdeal Zaman: Nisan – Haziran

Blue Hole – Belize

Tüplü dalış yapanlar için gerçek bir mezuniyet hediyesi arıyorsanız Belize’deki Mavi Delik tam da ona göre. Meksika ile Guatemala arasında kalan Belize her ne kadar El Salvador’dan sonra en küçük ikinci Orta Amerika ülkesi olsa da 400’den fazla adası bulunuyor. Blue Hole denilen bölge binlerce yıl önce sadece kireçtaşından bir mağara iken okyanustaki su seviyesinin yükselmesiyle sular altında kalarak devasa bir deliğe dönüşmüş. Karadan 70 km uzaklıktaki bu bölgenin Jacques Cousteau’nun favori dalış alanlarından biri olması boş yere değil. Yaklaşık 122 metre derinliğinde ve 300 metre genişliğinde. Öyle ki, uzaydan bile görülebiliyor.

Rengarenk balıkların, karideslerin, orfozların kol gezdiği deliği çevreleyen resif UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Deliğe indiğinizde ise işler değişiyor. Gobi ve orfozların yerini sarkıtlar, dikitler ve köpekbalıkları alıyor. Burada renkli balıklar yerine çekiç kafalı köpekbalıklarını görebilirsiniz. Blue Hole’a ulaşmak Ambergris Caye’den üç saat, Plancencia’dan yaklaşık dört saatlik bir tekne yolculuğu gerektiriyor. Deniz tutmalarını engellemek için en iyi formül liveaboardla bu turu gerçekleştirmek. Zira daha büyük tekneler kullanıldığından sıkıntısı daha az oluyor.

Belize’deki su sıcaklığı genelde 26-29°C arasında ancak çukurun derinine indikçe daha soğuk olacaktır. Bu yüzden 3 mm’lik dalgıç kıyafeti önerilir. Aşağıda daha rahat görüş elde edebilmek için de dalış feneri tavsiyemiz. Blue Hole, acemi dalgıçlar için uygun bir yer değil. Zira rehberiniz sizi 40 metreye kadar indirecektir. Bu yüzden gerekli deneyime sahip olduğunuzdan emin olun, deneyimli dalgıçlar için önerimiz ise brifing sırasında dikkatli olmanız.

Heyecanınızı kursakta bırakmak istemeyiz. Ama Blue Hole’un dibine dalamayacağınızı aklınızdan çıkarmayın. 122 metrelik bu çukur eğlence sınırlarının çok ötesinde. Genelde burayı çevreleyen sığ resifte başlayan dalış turları daha sonra iç duvardan aşağı inerek devam ediyor. Bu arada bazı tüylü solucan ve bitkiler görülebilir ama mercan olmayacaktır. Geçmiş yıllarda Blue Hole dalışı, Ambergris Caye, Caye Caulker’den ibaretken artık Belize’nin el değmemiş resiflerinde de dalınabiliyor.

Hazır buraya kadar gelmişken, envai çeşit sünger, deniz yelpazeleri ve mercanlarla kaplı Half Moon Caye Wall’u ve Akvaryum olarak bilinen Long Caye Wall’u görmeden geçmeyin. Her türden vatozu, farklı boyutlarda çok sayıda resif balığını, köpekbalıklarını görebilir, birbirine düğümlenmiş yumuşak ve sert mercanları yakından inceleyebilirsiniz.

Tayland – Koh Phi Phi

Dalış Türü: Tüplü dalış
İdeal Zaman: Şubat – Mayıs

Koh Phi Phi – Tayland

Tayland, sayısız dalış noktasıyla aradığınız her şeyi verebilecek bir destinasyon. Zaten dalış turlarından da kolaylıkla anlayabilirsiniz. Hem Andaman Denizi’nde hem de Tayland Körfezi’nde 1200 millik kıyı şeridinden tüplü dalış, vatoz dalışı yapmak oldukça popüler. Güneydoğu Asya’daki en ünlü dalış destinasyonundan bahsediyoruz. Buradaki Phi Phi Adaları, Tayland kıyılarında 12 kilometreye yayılmış bir grup adadan oluşuyor. Mercanlarla dolu sığlıkları, şnorkel dalışları için gayet uygun.

Burada öne çıkan ise kuşkusuz Koh Phi Phi. 2000 yılında vizyona girdiği gibi izlenme rekorları kıran Leonardo di Caprio’lu The Beach filmi Koh Phi Phi adasında çekildi. Adanın şöhreti bu kadarla da kalmadı. Sualtı dünyasıyla deniz tutkunları arasında hatrı sayılır bir şöhrete sahip. Şnorkel dalışlarında dahi deniz kaplumbağalarını ve hatta köpekbalıklarını görme şansı yüksek. Hatta bazı tur şirketleri, köpekbalığı görmeden döndüğünüz dalışlarda para iadesi alacağını bile vaat ediyor.

Mükemmel beyaz kumlu plajları, turkuaz renkli sularıyla zaten yeterince davetkâr olan bu bölgede leopar köpekbalıklarını görmek de mümkün. Makro fotoğrafçılık sevenler ise denizatı ve mantis karideslerin en fotojenik hallerini yakalamayı hedefleyebilir. Koh Phi Phi’de dalmak için profesyonel olmanıza da gerek yok. Koşullar her seviye için uygun. Ancak deneyimli dalgıçlar için daha derin seçenekler bulunuyor.

Hazır buraya kadar gelmişken de bir tekne yolculuğuyla Koh Lanta’ya ulaşabilirsiniz. Tayland’ın en büyük adalarından biri olan Koh Lanta, Puket’ten daha az turistik ve yıl boyu çok daha sakin. Ancak 15 km’lik kıyı şeridinde sayısız plajı ve 70’ten fazla küçük adası ve dalgıçlar için göz alıcı bir sualtı dünyasına sahip. Koh Phi Phi ile Koh Lanta’nın paylaştığı Hin Daeng, Hin Muang ve Koh Haa iki adadan da ulaşılabilen dalış siteleri. Özellikle profesyonel dalgıçlar için önerilen Lanta tarafından açılarak dalış yapmaktır. Bu sayede vatoz ve leopar köpekbalıklarıyla yakından ilgilenebilirsiniz.

Dergimizi Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.