Kendimi bulduğum yerdeyim: Tuğçem Akgün

Kendimi bulduğum yerdeyim: Tuğçem Akgün

Kendini bildiği andan beri denizin içerisinde olan Tuğçem Akgün, Atlantis’in Çocukları projesiyle birlikte bir hayalini daha gerçekleştirdi. Türkiye’nin pek çok farklı yerinde dalış imkânı bulan Akgün ile derinlere olan tutkusunu konuştuk.

RÖPORTAJ: Kadir Pirasoğlu

Doğa, insana, yaşamının tüm gereksinimlerini karşılayabileceği sonsuz bir kaynak olarak sunulmuştur. Pek çok kişinin hayallerini doğanın bir parçası olan denizler süsler. Suyla bir kez haşır neşir oldun mu ondan kopamazsın. Tuğçem Akgün de kendini bildiği andan itibaren bu tutkuya sahip olanlardan. 25 yaşındaki Akgün, 13 yıl profesyonel olarak Aletli Yüzme Milli Takım sporcusu olarak ülkemizi temsil ettikten sonra profesyonel hayatını beden eğitimi öğretmeni olarak sürdürüyor. Ayrıca yaz aylarında yüzme antrenörlüğü, sörf eğitmenliği ve sosyal medya danışmanlığı yapıyor. Yaptığı tüm bu işlerin dışında, doğanın içerisinde olmayı, ormanda yürüyüşler yapmayı seviyor ve amatör fotoğrafçılıkla uğraşıyor.

Habitat TV’de yayınlanan Atlantis’in Çocukları belgesel projesiyle birlikte Kaş, Bodrum, Eskişehir-Çifteler, Halfeti, Adıyaman- Atatürk Barajı, Kuşadası, Seferihisar-Sığacık ve Ayvalık gibi Türkiye’nin pek çok farklı noktasında dalış yapma imkânı bulan Tuğçem Akgün ile dalış ve deniz tutkusuyla gelecek projelerini konuştuk.

Tuğçe Akgün, aynı zamanda paletli yüzmede (monopalet) Türkiye rekorlarına sahip bir yüzücü.
Tuğçe Akgün, aynı zamanda paletli yüzmede (monopalet) Türkiye rekorlarına sahip bir yüzücü.

Dalış tutkunuz nasıl başladı?
Çocukluğumun getirdiği bir şansla başladı belki de suya olan tutkum. Hep deniz kenarında hatırladığım bir çocukluğum var ve attığım her adımda benimle gelen bir tutku. Ardından ailemin beni yönlendirmesiyle tanıştığım paletli yüzmeyle yüzücülük serüvenim başladı. Sualtı maceram ise beni bir anda suüstünden derinlere çekti. Karşıma çıkan muhteşem insanlarla ve hayatımın şansı olan isimlerle sualtı dalış belgeseli çektiğimiz bir dünyaya geçtik.

Aynı zamanda paletli yüzmede (monopalet) Türkiye rekorlarına sahip bir yüzücüsünüz. Bu branşla nasıl tanıştınız?
Çok başarılı olamadığım ve şanssızlıklar yaşadığım yüzücülük hayatımı tatsız olaylar dolayısıyla bırakmak zorunda kalmıştım. Fakat uzun yıllar yaptığım spor dolayısıyla bir anda boşluğa düşmek beni çok zorlamıştı. Bir gün eski takım arkadaşımın annesi paletli yüzme diye bir branştan bahsetti ve ne olduğunu merak edip denemek için kulübe gittik. Tanıştığım antrenörlerle ileride milli takım antrenörüm olacağından habersiz bir antrenman gerçekleştirdik. Sadece deneme olan bir antrenman benim heyecanımın başladığı yerdi. Mutlu olduğum yer bana başarılar getirmemi sağladı.

Aslında birçok sporla ilgileniyorsunuz ama gördüğümüz kadarıyla dalış, yüzme, rüzgâr sörfü daha ön planda. Sizi su sporlarına çeken nedir?
Suya bir kez karışınca bir daha alamıyor ki insan kendini. Suyun gücü bende ateş etkisi gibi bir his bırakıyor. En güzel deneyimlerim suyla başladı ve hâlâ en büyük etkileri orada yaşadığım anlar veriyor. Başarıyı, tutkuyu, heyecanı, arkadaşlığı, insanlığı, hırsı ve tarif edemeyeceğim çoğu duyguyu orada yaşadım ve benimle gelmeye devam ediyor. Suyun o sakin ve her kalıba yakışan halinin yanına bir de rüzgâr karıştı ve sörf girdi hayatıma. Her biri birleşti ve beni bu sporlara çekti.

Tuğçem Akgün, Atlantis’in Çocukları projesiyle Anadolu'nun pek çok farklı yerinde dalışlar gerçekleştirdi.
Tuğçem Akgün, Atlantis’in Çocukları projesiyle Anadolu’nun pek çok farklı yerinde dalışlar gerçekleştirdi.


Tutkusunu işe dönüştüren kişilerden birisiniz. Atlantis’in Çocukları projesi nasıl başladı?

Tesadüfün olmadığı bir karşılaşmayla başladı aslında. Bir veli toplantısında kulüp antrenörüm, öğrencisinin velisi Engin Aygün ile benim kendisine yardımcı olabileceğim düşüncesiyle tanıştırdı. Derin bir sohbetle dalış projelerini konuştuğumuz görüşmeden sonra devam eden projeleri dolayısıyla dört yıl kadar görüşemedik. Bir gün çok zor atlattığım sağlık problemleri ve maddi güç kaygısı yaşarken Engin Aygün aradı, Ayvalık belgeselinden bahsetti. Bir bölümdü fakat o günden sonra 13 bölümünü yaptığımız ve devamı gelen bir projeye dönüştü. Şu anda Habitat TV, Coşkun Aral yönetmeliğinde belgesel kanalında sualtı belgeseli olan Atlantis’in Çocukları’nda sunuculuk ve dalış modelliği yapıyorum. Projenin amacı sualtı fotoğrafçılığını ve tekniklerini tanıtmak, ayrıca farklı mesleklerden olan konuklarımızla ilgi çekici, pek bilinmeyen dalış noktalarını keşfediyoruz.

Projeyle birlikte Anadolu’nun farklı noktalarında da dalışlar gerçekleştirdiniz. Bu dalışlar sırasında sizi en çok etkileyen hangisi oldu?
Halfeti’nin bende bıraktığı duyguyu unutamayacağım. İki ayrı uçta olmanın verdiği hazla Halfeti’de sular altında kalmış olan yeraltı şehrine dalış yapma şansı bulduk. Suyun dışında olan hayatımda korkularım fazladır. Karanlık yollar veya eski yapıların enerjisi beni hep korkutur. Halfeti dalışındaki karanlık avlular, fotoğraflarda görmeye alıştığımız caminin yarısının sular altındaki yapısı ve görüşümüz, bırakılıp gidilen her eşya, bir anda soğuyan suda yaşadığım huzur ve olmak istediğim doğru yerde olma hissini unutamam. Nefes almak nasıl unutulur ki?

Dalış yapmayı en çok sevdiğiniz yerler nereler?
Her bölgenin sualtı enerjisinin farklı olduğunu düşünüyorum. Birçok noktada dalış yapmış olsak da beni hep kendine çeken bir yer var, orası da Kaş. Orası bir başka; tuzu, suyu, doğası. Sualtı canlılığı olarak mercan resiflerinin olduğu noktalarda dalış yapmak da ayrı sevdiklerimden.

Gerçekleştirdiğiniz dalışlarda başınızdan geçen ve asla unutamadığınız bir anınız var mı?
İlk deneyimimde Bodrum’un sularına dalmıştık. Daha önce şnorkel veya keşif dalışı yapmıştım fakat o sakinlikle ve farkındalıkta değildim. Derinlerin her tona karışması beni zaten etkisinin altına almışken bir de güçlü bir ses kulağımda yankılanıyordu, etrafıma şaşkın şaşkın baksam da benim dışımda kimse o sesin tuhaflığını fark etmemiş gibiydi. Aniden kafamı yukarı kaldırdığımda tutulup kaldım. Biz suya girdikten sonra başlayan yağmurun sesi ve suya bıraktığı tanecikleri görünce korktuğum sesin bana tatmadığım bir duyguyu yaşattığını anladım. Suyun altında korkumun hiç olmaması bu anla başladı.

Batık Dalışı
Batık Dalışı

Hayalinizde, dalış yapmak istediğiniz bir yer var mı?
Hayallerimin olduğu birkaç dalış noktası var. Özellikle ilgimi çeken yerler gerçek savaş batıklarının olduğu bölgelerdeki dalış noktaları. İkinci dünya savaşında batmış olan savaş uçağı Pearl Harbor’da dalış yapmak en büyük hayalim. Hikayesini anlatan değerli belgesel ortağım ve dostum Engin Aygün sayesinde merakım artmıştı. Çünkü bir hikâyenin kalıntılarına dalış yaparak şahit olmak beni film karesinin içine alarak yaşatıyor, elbette dev köpek balıklarıyla göz göze gelebilecek dalışlar yapabilmek de hayalimde fakat siyah beyaz bir filmin derinlerine dalış yapmak hayallerimin en heyecanlı yerinde.

Gelecek hedefleriniz arasında neler var?
Yaptığım işleri sindire sindire yapmaktan keyif alıyorum, yavaş yavaş ve sessizce. Bunu yaparken düşünebilme şansım oluyor, hedeflerime yenilerini ekliyorum. Yaptığım su sporlarını hayatım boyunca devam ettirirken, yoğunluğumu sualtının sürprizlerle dolu dünyasına ayırıp, bir sualtı filmi yapabilmeyi istiyorum. Bu deneyim için bana ilham verecek kadar yeri gezip görmeyi, farklı noktalarda dalış yapmayı, denemediğim maceraları tecrübe edip daha tanışmadığım ama bana muhteşem deneyimler yaşatacak insanlarla karşılaşmayı arzuluyor ve hayalimin olduğu doğanın içinde yer alacak olan, her çocuğun kendini bulacağı ve mutlu olacağı bir okul kurabilmeyi hedefliyorum.

Dergimizi Turkcell Dergilik ve Magzter uygulamasını IOS ve Android tabanlı tablet ve telefonlarınızdan indirerek okuyabilirsiniz.