Teknede çocuk var

Teknede çocuk var

Teknede çocuk var

Çocukla tekne tatili nasıl yapacağız diye endişelenen, bu nedenle seyahat erteleyen varsa bu yazıyı mutlaka okumalı. Çocukla tekne seyahati düşünüldüğü kadar zor mu ya da bu zorlukla nasıl başa çıkılır? Cevapları bu deneyimi yaşayan ailelerden aldık.

Yazı: Yazgülü Yüksek

Uras Türkucu 8.5 yaşında, doğduğu günden beri ailesiyle denize çıkıyor. Yazın ıssız koylarda mavi yolculuk deneyimi yaşıyor, kışın okula gidiyor, hafta sonlarıysa zamanını Yeşilköy’deki limana bağlı teknelerinde geçiriyor. Teknede yaşama deneyimini kendi sözleriyle şöyle anlatıyor Uras: “Evde hep klima açıyoruz, klima bizi hasta ediyor. Teknede öyle bir şey yok. Burda arkadaşlarım da var. Bisiklete biniyorum, denize giriyorum, mangala oynuyorum, botla geziyorum, balık tutuyoruz. Yıkıyoruz, temizliyoruz. Dalıyoruz teknenin altına, kontrol ediyoruz. Hiç sıkılmıyorum.” Türkucu ailesi 10.5 metrelik teknelerine oğulları Uras’ın ismini vermiş. Yaz ayları boyunca 30 metrekarelik bir alan içinde yaşıyorlar. Baba Özgür Türkucu (43), 10 yıla yakın bir süredir yelkencilikle ilgileniyor. Yazın tekneden işe gidip geliyor.

Teknelerini öyle bir düzenlemişler ki içinde kalorifer, buzdolabı, kitap, televizyon, bir eve koyulabilecek hemen hemen her şeyleri var. Anne Sakine Türkucu (43) burada sözü alıyor: “Bir çamaşır ve bulaşık makinemiz yok. Bulaşık sorun değil ama çamaşır sıkıntı. Çamaşırdan dolayı haftada bir eve gidiyoruz. Yıkayıp, ütüleyip sabah erkenden tekneye geri geliyoruz.” Sakine Hanım mali müşavir ama hamilelikte bırakmış işi. Uras 1 yaşındayken tekne almışlar ve o zamandan beri yaşam tarzlarını değiştirip her fırsatta tekneye atmışlar kendilerini. Önce kısa rotalarla başlamışlar: Avşa Adası, Marmara Adası, Heybeli… Geçtiğimiz yılsa İstanbul’dan çıkıp Marmaris’e kadar inmişler. Toplam 15-16 günlük bir yolculuk sonrası yine Yeşilköy’deki limana bağlamışlar teknelerini. Hatta röportajı yaptığımız akşam da yeniden yola çıkacaklardı: Marmara Adası, Çanakkale, Bozcaada, Asos, Ayvalık rotasını içeren yaklaşık 12 günlük bir seyir planlıyorlardı. Birçok insanın kafasında “çocukla tekne tatili nasıl yapılır?” sorusu vardır. En çok da güvenlik ve sınırlı alanda çocuğu oyalayabilmekten doğar çekinceler. Türkucu ailesi bu korkularını çoktan geride bırakmış ve denizci bir çocuk yetiştirmiş bile.

KORKULAR

Her ailenin çocukla ilk seyahatlerinde korkuları oluyor elbet. Ama korkularından dolayı hayallerini gerçekleştirmeyi ertelemektense ona göre önlemlerini alıyorlar. Yine de deniz değişken, ne kadar önlem alsanız da istenmeyen durumlarda bulabiliyorsunuz kendinizi. Feride Hande Gemici (36) ve eşi Tevfik Gemici (41), yaklaşık 10 senedir denizle iç içe yaşıyor. Oğulları Kuzey (3.5) ve Teoman (15 aylık) ile birlikte yelkenli tekneyle 10 seyir gerçekleştirmişler. Kuzey ile çıktıkları ilk tekne yolculuğu 44 feet Leopard marka bir katamaranla olmuş. Yine aynı sene 45 feet Elan marka monohull bir yelkenliyle sehayate çıkmışlar. Bir sonraki sene ailenin büyüklerini de katarak 48 feet Fountaine Pajot ve yine 43.4 feet Cyclades Beneteau ile yolculuklar yapmışlar. Ve son iki senedir tüm seyahatlerini kendi tekneleri 45 feet’lik Oceanis Beneteau ile gerçekleştiriyorlar. Seyahatlerinin rotası genellikle Hisarönü Körfezi, Gökova Körfezi ve Göcek Körfezi dolaylarında gerçekleşiyor. Kuzey ve Teoman doğdukları ilk aydan itibaren denizdeler. Genelde ebeveynlerin en büyük korkusu ateşli hastalıklar ve acil durumlarda doktora ulaşmanın zorluğudur.

Hande Hanım da buna benzer bir deneyimini paylaşıyor: “Henüz Teoman’a hamile olduğumu bilmiyordum. Meğerse kendisi rahmimde büyüyormuş. Kuzey 17 aylık; Bodrum Milta Marina’dan çıktık. Hedefimizde öncelikle Çatı Koyu’nda gecelemek vardı. Sonrasında Okluk Koyu ve Gökova’yı gezecektik. Öğleden sonra 15.00 sıralarında Milta Marina‘dan çıktığımızda hava mutedil gözüküyordu. Yaklaşık 1 saat kadar sonra 30 knot rüzgâr ve 3.5 metre dalgayla karşı karşıya kaldık. Tevfik’in yelken tecrübesine sonsuz güveniyordum ancak olmayacak bir şey başımıza geldi ve motorumuz arızalandı. Yelken seyriyle motorumuzu kullanmadan ve çok hırpalanarak tam altı saat zorlu bir seyahat gerçekleştirdik. Kuzey’i yardımcı ablamızla teknenin içinde emniyete aldık. Çünkü hava tahminimizin ötesinde sertti. O altı saatte yaşadığım heyecan ile karışık endişe halini hiç unutmuyorum. Ama çokça deneyimi olan Tevfik’in yanında ben de bu ve benzeri durumlara karşı ilk tecrübemi yaşamıştım. Çatı Koyu’na girdiğimizde büyük bir rahatlama ve huzurla orada gecelediğimizi hatırlıyorum. Sonrasında Sadun Boro’nun dünyanın merkezi ve harikası olarak adlandırdığı Okluk Koyu ve civarında geçirdiğimiz çok güzel günlerimiz oldu.”

Teknede çocuk var yazımızın devamını Eylül 2019 sayımızda okuyabilirsiniz.

Dergimize Abonelik Merkezi web sitesinden hızlı ve kolayca abone olabilirsiniz.